30 Kasım 2012 Cuma







Milyarlarca dolarlık hazineler!

Montezuma’nın Hazinesi
İspanyollar’ın Meksika’daki Aztek İmparatorluğu’nun büyük bir çoğunluğunu yok edişi 1 Haziran 1520’de sona erer.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

İmparator Montezuma’yı ölümcül bir şekilde yaraladıktan sonra Hernando Cortés ve adamları başa geçer. Cortés sinirli Aztekler’den kurtulmak adına adamlarına hazinelerin büyük bir kısımını toplattırıp gece kaçma planı yapar. Aztekler’in hücumuna uğrayan İspanyollar’ın öldürdükleri ve Montezuma’nın çalınan hazineleri Tezcuco Nehri’ni boylar.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

Cortés ve adamları öç almak için bir yıl sonra dönerler. Tenochtitlán sakinleri hazinenin kalanı İspanyollar’a kalmasın diye hazineyi Tezcuco Nehri’nin içine ve etrafına gömerler.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

O gün bu gündür bulunamayan hazineyi bir önceki Meksika başkanı nehri kurutarak bulmaya çalıştı ama gene de başarılı olamadı.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

1820’de Lima Peru’daki genel vali yaklaşan isyanı fark edince şehrin servetini Meksika’ya göndermeye karar verir.

Hazine mücevher şamdan ve insan boyutunun iki katı büyüklüğündeki bebek İsa’yı tutan Meryem’in heykelini de içeriyordu.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

Hazine 11 gemiye sığdı ve toplam değeri 60 milyon dolardı. Hazineyi Meksika’ya götürecek kaptan Thompson aslında bir korsandır ve gemideki korumaların boğazlarını keserek hazineyi Cocos Adaları’na gömer. Thompson ve diğer korsanlar yakalandıktan sonra kurtulabilmek için İspanyollar’a onları hazineye götüreceklerine söz verirler.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

Onları Cocos Adaları’na götürdükten sonra kaçmayı başaran Thompson arkadaşı ve hazine bir daha asla görülmezler.


1820’de Lima Peru’daki genel vali yaklaşan isyanı fark edince şehrin servetini Meksika’ya göndermeye karar verir.

Hazine mücevher şamdan ve insan boyutunun iki katı büyüklüğündeki bebek İsa’yı tutan Meryem’in heykelini de içeriyordu.

Hazine 11 gemiye sığdı ve toplam değeri 60 milyon dolardı. Hazineyi Meksika’ya götürecek kaptan Thompson aslında bir korsandır ve gemideki korumaların boğazlarını keserek hazineyi Cocos Adaları’na gömer. Thompson ve diğer korsanlar yakalandıktan sonra kurtulabilmek için İspanyollar’a onları hazineye götüreceklerine söz verirler.

Milyarlarca dolarlık hazineler!


Onları Cocos Adaları’na götürdükten sonra kaçmayı başaran Thompson arkadaşı ve hazine bir daha asla görülmezler.

Milyarlarca dolarlık hazineler!


Tarihteki en ünlü korsan Karasakal sadece 1716 ve 1718 yılları arasında açık denizleri yağmalayarak büyük bir zenginliğe kavuştu.


Milyarlarca dolarlık hazineler!

İspanyollar’ın Meksika ve Güney Amerika’dan yağmaladıklarını Karasakal ve arkadaşları İspanyollar’dan çaldı.

Saçtığı korku tüm Batı Hint Adaları’nı ve Kuzey Amerika’nın Atlantik kıyısını sarmıştı. 1718’in ekiminde İngiliz teğmen Robert Maynard Karasakal’ı yakalayıp öldürdükten sonra adeta bir güç gösterisi şeklinde kafasını gemi direğine astırdı.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

Karasakal’ın batmış gemisi ‘Kraliçe Anne’nin İntikamı’nın 1996’da Beaufort North Carolina yakınlarında bulunduğuna inanılıyor fakat ganimet bulanamamış.

Ganimetin olabileceği düşünelen yerler Karayip Adaları Virginia’nın Chesapeake Koyu ve Cayman Adaları’ndaki mağaralar.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

Eski İsrailliler için Ahit Sandığı dünyadaki en kutsal şeydi.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

İncil’e göre Yahudiler’in ana objesi olan bu oymalı sandık Tanrı tarafından yaratılmıştı. 112 santimetre uzunluğunda 66 santimetre genişliğinde ve 66 santimetre yüksekliğindeki bu sandık artistik altın bir kenar süsü ile tasarlanmış. Sandık aralarında 10 Emir’in yer aldığı iki taşın da olduğu kutsal emanetleri saklamak göreviyle kullanılırdı. Tarihsel ve dinsel bir hazine olan bu parçanın değeri paha biçilemiyor.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

Milattan Önce 607 yılında İsrail Krallığı’nın başkenti Judah (Yahuda) Babilliler tarafından kuşatılıp fethedilmişti. Bir milyondan fazla insanın öldürüldüğü bu katliamda Ahit Sandığı kaybolmuş bir daha da bulanamamıştır.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

Mısır’daki Krallar Vadisi’ndeki Tutankhamen’in mezarını 1922’de keşfeden Howard Carter genç kralın mezarında bulduğu sanat eserlerinden büyülenmişti. Mezarın bulunduğu odadaki mücevherleri ve diğer sanat eserlerini Carter’ın gruplaması tam on yılını aldı.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

Ama 19’uncu yüzyılın sonlarına doğru daha ünlü firavunların mezarlarının bulunduğu odalar incelendiğinde boş oldukları görüldü.

Bazı araştırmacılara göre 20’inci yüzyılın sonlarına doğru ve 21’inci yüzyılın başlarındaki Mısır hanedanları zamanında rahipler Krallar Vadisi’ndekilerin tekrardan gömülmesini istedi.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

ramses XI zamanında yüksek mahkeme memuru olan Herihor Ramses’in ölümüyle tahtı ele geçirdi. Krallar Vadisi’ndekilerin gömülmesini üstlenip büyük bir kısmını kendisine ayırdı.


Milyarlarca dolarlık hazineler!

Mezarı bulunamadı ve çoğu araştırmacı Mısır firavunlarının kaybolan hazinelerin çoğunun o mezarda olduğunu düşünüyor.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

Görenlerin dünyanın sekizinci harikası olarak tanımladıkları Amber Odası kesinlikle dünyanın en eşsiz hazinelerinden biri. Prusya kralı Birin Friedrich için yapılıp Rus çarı Birinci Petro’ya 1716 yılında verildi.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

Adolf Hitler Nazi silahlarını Rusya’ya doğrultuğunda Amber Odası sahipleri endişelenip Amber Odası’nı saklamak için amberi taşımaya çalıştılar.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

1941’de çatlayan amberi duvar kağıdıyla saklarlarken Naziler’e yakalanınca Nazi askerleri odaya el koyup Königsberg Kalesi’ne taşıdılar. 1945 Nisan ayında Königsberg kuşatıldığında Amber Odası kaybolmuştu.

Milyarlarca dolarlık hazineler!

Şehir dışında bir yeraltı sığınağına mı saklanmıştı yoksa Sovyetler yanlışlıkla kendi odalarını bombalayarak yok mu etmiştilerdi? Herhalde bunu asla bilemeyeceğiz.
LAHİT MEZARLAR ve RESİMLERİ Yazan admin Tarih 29 Ekim 2010 | Yorum Yapın (mermer), kuriun ya da pismis topraktan yapilan, içine ölünün yerlestirildigi özel sanduka. önceleri yakilan ölülerin küllerinin saklandigi lahit’ler, sonradan birer mezar olarak kullanildi. Lahitlerin birer oda veya küçük ev biçiminde yapilmasi, ölülerin öbür dünyada yasayacaklari inancindan gelir. Misir’da bulunan lahitler, ölü evi türünün ilk örnekleri sayilir. Lykia lahitleri de, ölü evi biçiminde yapilan lahitlerin en eski örnekleri arasinda yer alir. Bu lahitlerin, kubbe biçimi kapaklari, ev cephesini andiran yanlarinda kapi ve pencere bosluklari vardir. Bu tür lahitler Lykia’da M.Ö. VI. yy.dan imparatorluk devrine kadar gelir. Sayda’dan (Eski Sidon) getirilerek Istanbul Arkeoloji müzesine konan Lykia lahti bu türdendir. Ikinci türden lahitler hareon tipindedir. Bu türün en açik örnegi Helenistik çag eserlerinden Istanbul Arkeoloji müzesindeki, aglayan kadinlar lahtidir. Kline lahitleri, daha çok ölünün odasindaki yemek masasi veya yatagi durumundadir. Etruria’da bulunan bir türe girer. Genellikle nis içinde duran bu lahitlerin iç taraflari süslüdür. IV.-III. yy. lahitleri yemek sofrasini andirir. Kline türünden olan lahitler Frigya ve Paphlagonia’da görülür. Zengin boyali klineler daha çok Lydia’da bulunur. Imparator Adrianus devrinden kalma kabartmali anitsal lahitler vardir. Bunlarin çogunda yalniz görünen cephe, kabartmalarla donatilmistir. Asya tipi lahitlerin kapaklari birer yatagi andirir. Üzerinde kari koca tasvirleri görülür. Bu tasvirlerde erkek, elini karisinin omuzuna koymus durumdadir. Baska bir lahit türü de Girlandli lahitler’de, ortaya çikar. Bu tür lahitlerin M.S. I. yy.da Anadolu’da gelistigi, sonradan Misir, Suriye, Yunanistan ve Roma’ya yayildigi ileri sürülür. Bu lahitlerin en gelismis örnekleri, köselerinde bukranion (öküz kafasi) tarafindan tasinan girlandlarla süslü olanlaridir. Bu biçimin sunaklardan alinarak lahitlere uygulandigi sanilir. Girlandli lahitler önceleri natüralist bir üslûpta yapilirdi. Sonralari bu süslemeler, belli ve degismez nitelik kazanarak, uslûplasti. Bunlarin da kaynagi Anadolu’dur; bu lahitlerin bellibasli özellikleri semardan biçimli kapaklarinda görülür. Kisa yanlarinda üçgen birer alinlik vardir. Alinliklarinda genellikle medusa basi ve rozas (gül bezek, yildiz bezek) tasvirleri yer alir. Kaynak: http://www.defineyeri.net/lahit-mezarlar/antik-cagda-tas-isciligi-blok-taslari-yerinden-cikarma-teknikleri/?prev_next=next#new#ixzz13jnbUZg8 Kaynak: www.defineyeri.net * Kaynak: http://www.defineyeri.net/lahit-mezarlar/antik-cagda-tas-isciligi-blok-taslari-yerinden-cikarma-teknikleri/?prev_next=next#new#ixzz13jnbUZg8 Kaynak: www.defineyeri.net Kaynak: http://www.defineyeri.net/lahit-mezarlar/antik-cagda-tas-isciligi-blok-taslari-yerinden-cikarma-teknikleri/?prev_next=next#new#ixzz13jnbUZg8 Kaynak: www.defineyeri.net

Kaynak Linki : http://www.organikbilgi.com/lahit-mezarlar-ve-resimleri/
LAHİT MEZARLAR ve RESİMLERİ Yazan admin Tarih 29 Ekim 2010 | Yorum Yapın (mermer), kuriun ya da pismis topraktan yapilan, içine ölünün yerlestirildigi özel sanduka. önceleri yakilan ölülerin küllerinin saklandigi lahit’ler, sonradan birer mezar olarak kullanildi. Lahitlerin birer oda veya küçük ev biçiminde yapilmasi, ölülerin öbür dünyada yasayacaklari inancindan gelir. Misir’da bulunan lahitler, ölü evi türünün ilk örnekleri sayilir. Lykia lahitleri de, ölü evi biçiminde yapilan lahitlerin en eski örnekleri arasinda yer alir. Bu lahitlerin, kubbe biçimi kapaklari, ev cephesini andiran yanlarinda kapi ve pencere bosluklari vardir. Bu tür lahitler Lykia’da M.Ö. VI. yy.dan imparatorluk devrine kadar gelir. Sayda’dan (Eski Sidon) getirilerek Istanbul Arkeoloji müzesine konan Lykia lahti bu türdendir. Ikinci türden lahitler hareon tipindedir. Bu türün en açik örnegi Helenistik çag eserlerinden Istanbul Arkeoloji müzesindeki, aglayan kadinlar lahtidir. Kline lahitleri, daha çok ölünün odasindaki yemek masasi veya yatagi durumundadir. Etruria’da bulunan bir türe girer. Genellikle nis içinde duran bu lahitlerin iç taraflari süslüdür. IV.-III. yy. lahitleri yemek sofrasini andirir. Kline türünden olan lahitler Frigya ve Paphlagonia’da görülür. Zengin boyali klineler daha çok Lydia’da bulunur. Imparator Adrianus devrinden kalma kabartmali anitsal lahitler vardir. Bunlarin çogunda yalniz görünen cephe, kabartmalarla donatilmistir. Asya tipi lahitlerin kapaklari birer yatagi andirir. Üzerinde kari koca tasvirleri görülür. Bu tasvirlerde erkek, elini karisinin omuzuna koymus durumdadir. Baska bir lahit türü de Girlandli lahitler’de, ortaya çikar. Bu tür lahitlerin M.S. I. yy.da Anadolu’da gelistigi, sonradan Misir, Suriye, Yunanistan ve Roma’ya yayildigi ileri sürülür. Bu lahitlerin en gelismis örnekleri, köselerinde bukranion (öküz kafasi) tarafindan tasinan girlandlarla süslü olanlaridir. Bu biçimin sunaklardan alinarak lahitlere uygulandigi sanilir. Girlandli lahitler önceleri natüralist bir üslûpta yapilirdi. Sonralari bu süslemeler, belli ve degismez nitelik kazanarak, uslûplasti. Bunlarin da kaynagi Anadolu’dur; bu lahitlerin bellibasli özellikleri semardan biçimli kapaklarinda görülür. Kisa yanlarinda üçgen birer alinlik vardir. Alinliklarinda genellikle medusa basi ve rozas (gül bezek, yildiz bezek) tasvirleri yer alir. Kaynak: http://www.defineyeri.net/lahit-mezarlar/antik-cagda-tas-isciligi-blok-taslari-yerinden-cikarma-teknikleri/?prev_next=next#new#ixzz13jnbUZg8 Kaynak: www.defineyeri.net * Kaynak: http://www.defineyeri.net/lahit-mezarlar/antik-cagda-tas-isciligi-blok-taslari-yerinden-cikarma-teknikleri/?prev_next=next#new#ixzz13jnbUZg8 Kaynak: www.defineyeri.net Kaynak: http://www.defineyeri.net/lahit-mezarlar/antik-cagda-tas-isciligi-blok-taslari-yerinden-cikarma-teknikleri/?prev_next=next#new#ixzz13jnbUZg8 Kaynak: www.defineyeri.net

Kaynak Linki : http://www.organikbilgi.com/lahit-mezarlar-ve-resimleri/

mezar


lahit mezar


lahit mezar

Denizin Dibinden Roma Dönemine Ait Lahit Çıkarıldı

Antalya’nın Alanya ilçesi Okurcalar beldesinde bulunan antik Justinianopolis antik kenti yakınlarında deniz içerisinde Roma döneminden kalma MS 2. veya 3. yüzyıla ait büyük bölümü medusa ve eros figürleri işlenmiş lahit bulundu. Çevresinde 1 ve 3′üncü derece sit alanı Justinianopolis antik şehri bulunan lahitin çıktığı Karaburun mevkiinde tatil yapan yüzlerce turistte lahitin çıkartılmasını izledi.
Alanya’nın Okurcalar beldesi Karaburun mevkiinde dalgıç Hakan Güleç, 20 gün önce dalış yaptığı sırada kum ve kaya parçası ile örtülü lahit buldu. Güleç, şezlong sanarak denizden çıkarmaya çalıştığı eserin lahit olduğunu fark edince üzerindeki figürlerin fotoğrafını çekerek Alanya Müze Müdürlüğü’ne götürdü. İncelemeler sonunda eserin bulunduğu yerden çıkartılarak Alanya Müze Müdürlüğü’nde sergilenmesine karar verildi. Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Müdürü Yaşar Yıldız ve 6 kişilik arkeolog dalış ekibinin desteğiyle lahit çevresindeki kum ve kayalar 6 saatte temizlenerek denizden çıkarıldı. Alkışlarla müze yetkililerine ve dalgıçlara destek veren turistler gördükleri eserin fotoğrafını çekmek için birleriyle yarıştı.
Lahiti bulduklarından dolayı çok mutlu ve heyecanlı olduklarını dile getiren Alanya Müze Müdürü Seher Türkmen, temizlenme ve çıkarma sırasında esere zarar gelmediği için mutlu olduğunu kaydetti. Arkeolog ve yazı uzmanları ile birlikte inceleyeceklerini belirten Türkmen, ‘ Hangi döneme ve kime ait olduğu net olarak ortaya çıkacak. Duyarlılık göstererek bize haber veren dalgıca çok teşekkür ederiz. ‘ dedi.
Çıkartılan lahit üzerinde yazı ve figürlerin bulunduğunu söyleyen Sualtı Arkeoloji Müzesi Müdürü Yaşar Yıldız da eserin 3 tarafı yüksek kabartmayla işlenmiş oldukça iyi bir lahit olduğunu ifade etti. Yıldız, ‘ Üzerindeki kayayı vinç yardımıyla kaldırdık. Alanya Müzesi çok güzel bir eser kazandı. Üzerindeki eros ve medusa figürlerinden Roma dönemine ait olduğu görülüyor. Yazıtlar ve figürler incelenince kime ait olduğu belirlenebilir. ‘ şeklinde konuştu.
Justinianopolis antik kentine ait lahitin bulunduğu bölgede nekropol’ü olduğunu söyleyen Sualtı Arkeloğu Emre Savaş ise uzaktan bir mermer ocağında gemiyle getirirken bir terslikle karşılaşıldığı için buraya bırakıldığını düşündüklerini söyledi.
Eseri ilk fark eden dalgıç Hakan Güleç, ‘ Dalış yaptığım sırada önce şezlong sandım. Yanına kadar gidip üzerindeki kumu kaldırınca figürler olduğu anladım. Sualtı fotoğraf makinesiyle figürlerin fotoğrafını çekip müze yetkililerine bilgi verdim. Daha öncede bölgede bazı eserler bularak yine müze görevlilerine ulaştırmıştım. Vatandaşlık görevimi yerine getirdim. ‘ diye konuştu.
Antalya’nın Alanya İlçesi’nde Justinianopolis Antik Kenti yakınlarında denizin dibinde tarihi eser bulundu.
Karaburun mevkisinde dalış yapan özel bir dalış okulunun öğretmeni Hakan Güleç, Justiniano Club Oteli sahilinden 5-6 metre açıkta su altında bir lahit mezar gördü
Dalış sonrası durumu dalış okulu sahibi İlhan İnal’a bildiren Güleç, daha sonra İnal ile birlikte aynı noktada bir dalış daha gerçekleştirdi.
Lahitin tarihi eser olduğunu belirleyen dalgıçların ihbarı üzerine Okurcalar’a gelen Alanya Müze Müdürlüğü ve Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi ekipleri, lahit çevresini dubalarla işaretleyerek güvenlik altına aldılar.
Sabah saatlerinde ise Alanya Müze Müdür Vekili Seher Türkmen, Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi Müdürü Yaşar Yıldız, sualtı arkeologları Emre Savaş ve Batuhan Çelik’in de incelemelerinin ardından müzede görevli dalgıçlar eşliğinde dalış gerçekleştirildi.
Doğu Roma İmparatorluğu’nun en başarılı hükümdarlarından I. Justiniano dönemine ait üzerinde Meduza’nın başı figürü bulunan içi boş lahit mezar, vinç yardımıyla özel bir tekneye alındı. Lahit mezar buradan ise önce Avsallar balıkçı barınağına, ardından Alanya Müze Müdürlüğü ‘ne getirildi.
Lahit mezarın bulunmasını sağlayan Hakan Güleç, ‘Birkaç gün önce yaptığım rutin bir dalış sırasında kıyıya yakın bir mesafede su altında bir cismi fark ederek yanına gittim. Cismin metal mi, yoksa plastik mi olduğunu anlamak için bulduğum bir taşı bu cisme vurmaya başladım. Dolu sesini almamın ardından ellerimle kazarak mezarı fark ettim. Daha sonra kıyıya çıkarak hocam İlhan İnal’a haber verdim. Sonraki aşamada ise hocamla birlikte aynı noktaya bir dalış daha gerçekleştirdik, ardından ise durumu müze yetkililerine bildirdik ‘ dedi.

DEFİNE NEDİR?

Define, toprak altına saklanmış madeni para, külçe altın, gümüş ve kıymetli eşya olarak nitelendirilebilir.

Çeşitli hukuklar, tarihi gelişim içinde yeraltı madenleri ve define hakkında hükümler koymuştur. Feodal dönemlerde Avrupa ülkelerinde, memleketin tek sahibi krallardı. Dolayısıyla defineler de onların olurdu. Bugün de çeşitli Avrupa ülkelerinde define bulan, yetkili kuruma haber vermek zorundadır.  El koyma amacı olmadığı sürece saklanması ağır bir suç sayılmaz. Fakat gerçekte defineyi bulanın bunu yanında bırakmasına genellikle izin verilir.

Yasalarımızdaki define tarifi :

"Bulunmalarından çok zaman evvel gömülmüş veya saklanmış olduğu ve artık sahibi bulunmadığı muhakkak görülen kıymetli şeyler define addolunur. Define, içine gömüldüğü veya saklandığı gayrimenkul veya menkulun sahibinin mülkü olur. İlmi bir kıymeti haiz eşyaya ait hükümler mahfuzdur. "

Defineyi keşfeden kıymetinin yarısını, tecavüz etmemek üzere hakkaniyete muvafık bir ikramiye talep edebilir.

İslam hukukunda defineler iki kısımdır:

1. İslami bir işaret taşıyan defineler. Bunlar; bulunan ve sahibi belli olmayan mal hükmündedir. Sahibi çıkmayacağı anlaşılırsa devlet hazinesine; devlet hazinesi yoksa zengin ise fakir olan annesine, babasına verebilir. Fakir ise kendisi kullanabilir.

2. İslamiyet'ten önceki devre ait bir işaret taşıyan defineler. Ganimet gibi beşte biri devlet hazinesine, kalanı arazi sahibine; arazi sahipli değilse, bulana ait olur. İmam-ı Ebu Yusuf'a göre ise kalanı bulanın olur.

 DEFİNECİ KİMDİR?

Önceden saklanmış hazineleri bulmaya çalışan insandır. Bu işin başarılması için mutlaka bir eğitim alması gerekir, eğitimsiz defineci yarardan çok zarar verecektir. Bilinçsiz defineci neyi nerede ve nasıl arayacağını bilemez.

Eğitimsiz bir defineci, aynı zamanda iflah olmaz bir hastalığın bir umut sevdasının aşığıdır. Definecinin eğitim alacak bir kurumu yoktur. Bu itibarla kulaktan kulağa dolaşan rivayetlere göre hareket etmektedir. Bu nedenle dedektör satıcılarının, medyumların, cincilerin ekmek tenkisi halindedirler.

Önemli: Yoğun teknoloji ve bilginin kullanıldığı çağımızda, muhtelif hurafelerle yola koyulmak akıl kârı değildir. Definecinin ve Arkeologun ana kaynağı arazidir.

Definecinin sorunlarının başında eğitim sorunu gelmektedir. Bu soruna devletimizin el atması şu an itibariyle mümkün gözükmemektedir. O zaman bu sorunu nasıl aşacağız. Gelişmiş teknoloji sayesinde yazarak, yazdıklarını, tecrübelerini paylaşarak klasik anlayışta, yapıda kurtulabilir. Yardımlaşarak eğitim sorununu hal edebilirler.

1- Sözü doğru olmalıdır.

2- Tecrübelerini paylaşma işini bir görev saymalı

3- Çözemediği izleri korumalı, kırmamalıdır.

4- Yasal sınırları aşmamalı, kaçak kazı yapmamalıdır.

5- Tarihi bilgisi üst seviyede olmalı.

6- Bu alanda kullanacağı teknolojiyi iyi tanımlıdır.

7- Nefsine düşkün tamahkâr olmamalıdır.

8- Definecilik bir geçim kaynağı olarak görmemeli. Bir hobi şeklinde yapmalıdır.

9- Tarihi izleri korumalı,

10- Defineci bir arkeolog kadar bilgili ve becerikli olmalıdır.

11- Yapacağı işleri bir plan dahilinde yapmalıdır.

12- Her bulduğu veriyi kayıt etmeli, sonrada yorumlamalıdır.

13- Hurafelerle yola çıkmamalı Mutlaka yüzeysel bulgularla işe başlamalı.



 KİM GÖMDÜ?

Gömüyü kimin gömdüğü konusunun bilinmesinde fayda vardır. Bu konuda herkes bir şeyler söyler yazarlar. Bunların iyi bilinmesi varlığın bulunması ve alınması zorluklarının bilinmesinde vardır. Definenin gömülüğü uygarlık ve kültürlere, zaman süreçlerine gömülme mevsimlerine ve hatta gece veya gündüz gömülmesine göre farklılık vardır.

Her gömü aynı olmadığı gibi tuzak ve aldatmacalar, iz ve işaretleri de farklı olabilir. Kazıya başlamadan önce bu konunun iyi etüt edilmesinde fayda vardır. Gömü veya define hangi çağda yıllarda gömüldü ise o çağın kültürel yapısını incelemek, gömen şahıslar bazında kim gömdü ise ona göre fikir yürütmede fayda vardır.

1. Savaşçılar: Fethe gidenler yol üstünde mevcut yerleşim yerlerinden topladıkları ganimetlerin hepsini götüremeyeceğinden belli noktalara sonradan gelip almak şartıyla kimsenin bulamayacağı belli noktalara gömmüşler ancak birçoğu geri gelinip alınmamıştır.

Gömen savaşçıların kültürel yapısı çok önemlidir. Örneğin Araplar ile Avrupalı savaşçıların gömüleri iz ve işaretleri ile tuzak ve aldatmacaları farklıdır. Buralarda özellikle tuzaklara çok dikkat edilmesi gerekir. Bir savaşçı gibi düşünmelisiniz ona göre hareket etmelisiniz.

2. Korsanlar: Kara veya denizde mevcut çete ve korsanları bölgelerinden topladıkları ganimetleri kendilerinin kolay sizin zor bulacağınız bir şekilde gömdüklerini biliniz.

- Korsanlarda savaşçılar gibi hazinenin kolay alınmaması için çok fazla tuzakla hazineyi beslerler. Bu uzakları anlamak gerçekten zordur. Anlık hayallere kapılmayıp tuzakları uzman kişilerce aşılmasında fayda vardır. Boşuna riske girilmemelidir.

- Burada önemli olan siz kendinizi onun yerine koyarak “Ne Yapar” sorusunu kendinize sorunuz. Nereye gömer ve nasıl iz ve işaretlerle nasıl tuzak ve aldatmacalar hazırlar. Sorusu önemlidir. İyi bir makine, iyi bir uzman etüdü ile kanunu arkanıza alarak problemleri teker teker aşınız. Riske girmeye hiç ama hiç gerek yoktur.

- Korsanların yıllar sonra bu hazineyi alacağı değerlendirerek belli iz ve işaret koymaları şarttır. Bu iz ve işaretleri iyi tahlil etmek gereklidir.

- Korsanların iz ve işaretleri savaşçılarınkinden farklılıklar gösterir. Korsanlar genelde su, güneş ve denizden kara görüntülerini kullanırlar. Bu konu işaretler bölümünde detaylıca incelenecektir.

3. Dönemin Yöneticileri: İşgallere karşı hazinelerini korumak veya çocuklarının yeniden iktidar veya krallık kurmaları için gerekli finansman çok gizli bir yere konularak gelecek için yatırım yapmışlardır. Bu hazinenin çok planlı ve iyi bir yere saklamalıydılar ki uzun yıllar boyunca kimse ulaşamasın.

- Burada önemli olan yine “Ben olsam nereye koyardım” sorusudur. Bu kişiler akıllı, kurnaz ve planlı çalışan insanlar olduğu unutulmamalıdır. Etüdü iyi yapıp gözden hiçbir şey kaçırılmaması gerekir. Belki siz çözemezsiniz ancak çözülmeyecek define etüdü olmadığı unutulmamalıdır.

- Yönetim kargaşaları ve iktidar mücadeleleri sonucundaki çekişmelerden kendini garanti altına almak, ailesi ve kendisi için iyi bir yerde kendi ve ancak birkaç kişinin bildiği bir miktar hazineyi sigorta olarak koymak.

- Burada unutulmayacak bir şey vardır. O da çaresiz kalmaktır. Çaresiz insanların gömü yaparken göz önüne alabilecekleri tehlikeleri anlatmaya gerek yoktur. Çünkü “kedinin kuyruğuna basarsınız tırmalar” atasözünü anımsayınız. O anda o kadar çaresiz olabileceklerini unutmayınız.

4. Ã�ahsi Gömüler: Buradaki gömüleri istediğiniz kadar sınıflandırabilirsiniz. Önemli olan hazineyi düşünmenizdir. Ã�ahsi gömüleri bulmak çok kolay diğerlerine göre daha risksiz ancak değer bakımından diğerlerinden daha fakirdir.

Bir insanın serveti ile bir savaşçı, korsan, kral, bey, ağa vs. serveti karşılaştırılamaz. Ã�ahsi servetlerin bir bölümünü ele alıp inceleyelim.

a. Din adamları: Papaz ve haham ağırlıklı olmak üzere elde mevcut hazinenin diğer dinlerdeki insanların eline geçmemek için tekrar alınmak üzere akıllı ve planlı bir şekilde gömmeleridir. Bu durum genelde savaş, istila, korsan-çete baskını, önceden tahmin veya duyum, iç çekişmelerden kaynaklanır.

Bu insanların dönemin akıllı, kurnaz ve alim sayılan insanlar olduğu unutulmamalıdır. Bu durum hazinenin alınma şartlarını ağırlaştırır.

Böyle kişilerin hazinelerini ele geçirmek için ilgili dinde mevcut işaret ve kültürel değerleri iyi tahlil etmek gerekir. Anlatılmak isteneni iyi anlamak gereklidir. Aksi takdirde çalışmalar boşa gidecektir.

b. Göç: Kendi istekleri veya zoraki göçe tabi tutulan köy veya kasabalılar bütün mallarını yanında götüremeyecekleri için oturup titizlik içerisinde hazineleri toplu olarak gömmüşlerdir. Buradaki amaç tekrar geri döndüklerinde bu hazineyi alıp tekrar eski yaşantılarına dönebilmeleridir. Bunların büyük bir bölümü tekrar geri dönmemişlerdir.

-Bütün halkın hazinesi tek bir yerde toplanıp gömülmesi düşünülemez. Parça parça ama önemli büyüklükte olmalarıdır. Bu gibi definelerde gömünün hediyesi sizi yanıltmasın. Etüdünüzü iyi yapmalısınız.

- Burada dikkat edilmesi gereken siz olsaydınız hazineyi tek bir yere mi gömerdiniz. Bence hayır 3-4 parça şeklinde gömerdim. Bunların bulunma olasılığı daha düşüktür. Biri bulunursa diğerleri bulunamaz. Ã�eklinde düşünürdüm. Ama mutlaka hediyesi yanıltıcı çalışmalar ve tuzaklarla gömüyü beslerdim. Paramı kolay kolay kimseye yar etmezdim.

c. Yaşlı insanlar: Bir hayat boyu çalışıp uğraştıktan sonra yaşlanan insanlar eğer çocukları yoksa eldeki değerli eşyalarını kimse bulamasın diye saklamalarıdır. Bu hazineler genelde küçük ölçekli olup şahsi eşya ve paralarından ibarettir.

Genelde ev, işyeri, bahçe, tarla, ahır veya kuyularına gömerler. Tuzak ve aldatmacası azdır. Genellikle tarihi ve kültürel değer açısından önemlidir.

d. Ölülere saygı: Eski dönemlerde kültür değerleri içerisinde ölü ile birlikte değerli eşyalarını da beraberinde gömmek vardır. Buradakiler şahsın şahsi eşyaları ve paralarıdır. Önemli bir şahsiyet değilse genelde ufak tefek şeyler gömerlerdi. Buralarda kayda değer eşyalar genelde olmaz.

- Mezarlar önemli yerlerdir. Hazine var diye her mezar kazılmamalıdır. Çünkü hangi mezarda hazine olduğu belli olup, orada da ölü yoktur.

- Burada yapılacak kazılarda kesinlikle izin alınmalı ve kanuni yapılmalıdır. Doğada mevcut güzellikler bozulmamalıdır.

- Mezar kazıları iyi etüt edilmedi ise kesinlikle yapılmamalıdır. Etüt edilemiyorsa mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır.

Hazine veya defineyi kim gömerse gömsün iyi etüt edilerek risksiz çıkarılacağı bilinmelidir. Önce araştırma (yapılamaz ise uzmana başvurulmalı), sonra makine (maden analizinden arazi özelliklerine, doğal veya yapay durumuna), sonra kanuni izinle hazine rahatlıkla çıkarılıp zengin olmamak mümkün değildir. Ama önemli olan akıllı hareket etmektir. Profesyonelce davranmaktır.

 NASIL GÖMDÜLER?

Gömüler bilerek, zorunlu ya da sel, deprem vb. tabii afetler sonucu yeraltında kalanlar olmak üzere düşünülmelidir.

Dini Gömüleri: Eski uygarlıkların kilise veya benzeri tapınak yöneticilerinin zenginlikleri bilinir. Kiliseler belli dönemlerde Osmanlı topraklarındaki her tür bilgiyi kayıt altına almakta idiler. Halkın zenginliği-fakirliği, toprak sahipleri, ekilen-biçilen mahsul ve miktarları onlar için önemli idi. Osmanlı merkezi idareleriyle metropoliten ve bağlı birimleri arasındaki bütün bölgelerin irtibat ve münasebetleri gibi daha pek çok durum kilise kayıtları altında bulunmaktaydı. Kiliselerin içinde çoğunlukla var olan gizli bölmeler, papazların hem giriş çıkış noktaları ve hem de bu yerler saklama mekânı olarak kullanılmakta idi. Dolayısıyla ani saldırı ve işgaller esnasında bu tür belge ve paralar kaçırmaya fırsat bulunamadan çoğu zaman bulundukları yerlerde bırakılmışlardır. Kilise gömüleri içinde çoğu zaman ele geçen İncil ve haçlar, kilise cemaatinin bağışları olan paralar, papazların şahsi birikimleri, kiliseye yapılan devlet ve vakıf yardımları vb. gibi saklantılar olabilmektedir. Özellikle yukarıda bahsettiğimiz doküman vb. Kayılı bilgiler daha ziyade papazların evlerinde ve gizli tünellerinde olabilmektedir.

Ermeni Gömüleri :  Osmanlının son dönemlerinde ve Kurtuluş savaşı esnasında Ermeni, Yunan ve Rumların kaçarken ya da tehcir esnasında bırakmak zorunda oldukları para ve kıymetli eşyalardır. Çok az ve işaret yerine nirengilerle kayıtlı olan Rum terekelerine mukabil Ermeni gömüleri, çok büyük olasılıkla paranın yakınlarına ustaca bırakılan işaretlerle bilinirler. Gerçekten dünyada en iyi saklama metotlarına sahip olan milletlerden birisidir Ermeniler. Genellikle bir gömünün çevresine birden fazla ve -çok rastlanan şekliyle- en az üç adet işaret bırakırlar.

Savaş Gömüleri : Avrupa, Asya ve Afrika üçgeni üzerinde tarihin her döneminde stratejik özellikleri bulunan Anadolu toprakları, sayılamayacak pek çok cazibesi sebebiyle birçok kavmin ilgi odağı olmuştur. Üzerinden asırlarca pek çok ordunun geçtiği bu topraklarda aynı zamanda pek çok savaşlar yapılmış, sayısını bilemediğimiz uygarlıklar kurulmuştur.

Savaşların yapıldığı bir coğrafyada elbette ki soygunlar ve gasplar en doğal olan şeylerdir. Bir köyden, kasabadan, şehirden işgal gücü olarak geçen orduların askerleri yaptıkları talan ve soygunlardan elde ettikleri ganimetleri gidecekleri ileri merhalelerde yanlarında taşıma imkânına sahip olamayabiliyorlardı. Çıktıkları savaş yolculuğundan geri dönerken almak üzere muhariplerin belli noktalara yaptıkları gömüler Anadolu muzun pek çok yerinde mevcuttur.

Bu tür gömüler soygunların yapıldığı yerleşim bölgelerinin hemen en yakınındaki uygun arazi şartları içine saklananlardır. Savaşçı, elde ettiği ganimeti önündeki uzun yolculuğunda beraberinde taşıyamayacağı için gömme ihtiyacı duymuştur. Bunun için de ya yerleşim bölgesinde uygun bir noktaya, ya da yerleşimi terk eder etmez en yakın bir münasip yere gömüsünü yapacaktır.

Ã�ahıs gömüleri: Antik dönemlerde Bankalar yoktu. Bu nedenle insanlar ellerindeki paralarını küp, kese, veya benzeri şeyler işinde muhafaza ederlerdi. Burada muhafaza edilen paralar o insanın sermayesidir, harcayacak, fazla kazancını ilave edecektir. O zaman bu insan elindeki sermayesini götürüp bir arazide muhafaza etmez. Yaşadığı mekan içinde ya duvar yada tabana gizli bir bölme yaparak saklayacaktır.  Yerleşim alanlarından buna dikkat etmek gerekir.  Dağda ve arazide şahıs gömüsü aramak akıl ve mantık işi değildir.

Eşkiya Gömüleri :  Yaşantı olan mağara içleri ve çevresi, Su kaynakları çevresinde gibi alanları kullanmışlardır. Defineci arasında dolaşan eşkiyalar hakkında bu güne kadar sonuca ulaşanı görülmemiştir.

 İÃ�ARET NEDİR



İÃ�ARET (Epigrafi) = Bir tür şifreleme yöntemidir. Sakladığı varlıkları, değerleri herhangi bir tehlikeye karşı korumak ve sonrada gelip almaya yarayan şifreleme düzeneği ile birlikte bir çeşit anlatım ve bir dildir. Bunlar oyma kabartma ve boyalama şeklinde günümüze kadar ulaşmıştır. Kayalara yapılan her figürün motifin mutlaka bir anlamı vardır. Anlamsız manasız hiç bir emek sarf edilemez. Ancak her kaya damgası da define için değildir. Direkt gömünün işareti olmaz. Bunu unutmayalım.

Kaya damgaları mutlaka bize bir şey söylüyordur, yapım amacı da bu olmalı, örneğin kayalarda çoğunlukta gözüken yuvarlak oymalar mezarı işaret eder, bu oymanın yapılış amacı; Mezarın yanında ki kayaya oyularak içine yağ dökülüp yakılıyordu, Bu günkü mezarların üstünde yakılan mumlar gibi biz buna mumyalık desek daha mantıklı olacak. kare veya dikdörtgen oymalarda aynıdır. Bir ok yön için kullanılmıştır. Özetleyecek olursak her figür ancak özellikleri ile okunur. Örnek verecek olursak bir buğday başağı berekettir, bereketi sembolize etmişlerdir, direkt defineyi değil.

Her kaya damgası define olamayacağı kesindir.

Buna göre bunları biz bir kategoriye ayrılarım :

1- Devlet ve yöneticilerine ait damgalar.devleti ve devlet adamalarının makamlarını ve devlet sınırlarını sembolize eder

2- Dini kurum ve din adamlarına ait damgalar. dini ve din adamını sembolize eder

3- Kavimlere (aşiret) ait damgalar. kavmi sembolize eder

4- Ã�ahısa ait damgalar. şahısı sembolize eder.

5- Süsleme sanatı. Sadece sanat içindir.

 İÃ�ARET NASIL ÇÖZÜLÜR?

Antik Dönem toplumlarda sık sık yapılan savaşlar, ani baskınlar, çete ve eşkıya soygunlarına karşı insanlar ellindeki muhtelif değerleri korumak amacıyla saklama ihtiyacı duymuşlardır, hatta günümüz insanların kısmen uyguladıkları alışkanlıklardır. Gömü işleri ve düzenekler genelde taş ustaları, sert cisimlere şekil vermekte usta insanlar (heykel traşlar) tarafından yaptırılırdı.

Bir gömüye neden işaretleme düzeneğine ihtiyaç duyuldu? Bu sorunun cevabındaki genel mantık şöyledir. Gömü başta güvenlik nedeni ile yapılırdı, gömen insan ihtiyaç duyduğu an gelip kolay bulacak, kolay kazacak ve gömü yerini kendisinde başka kimseler bilmeyecek, kendisi almadan ölürse gömüyü neslinden dininden ırkından biri gelip bulsun alsın gibi mantığı yatmaktadır. Gömerken saklarken bile emniyet tedbirleri söz konusudur.

 FİGÜRLER NASIL ÇÖZÜLÜR?

Yıllardan beri gelen tercübeler gömülerin çoğunun kayaların içi oyularak kaya içine sakladıklarını göstermektedir.

İnsanlar yaşadıkları topraklar üzerinde sürekli bir takım izler bırakırlar ve bırakmaya da devam etmektedirler.

İşaret çözmede önce ihtiyaç duyulan şey; görülen rastlanılan figürün define olup olmadığıdır, kayalar üzerine yapılan bir takım şekiller iş olsun diye yapılmamıştır. Bunların birer amacı vardır; bunlar içinde dini sembolize eden, kabileyi sembolize eden, yerel beyi sembolize eden, kralları sembolize eden ırkları sembolize eden bir takım kaya damgaları kullanılmıştır, gömü işaretlerini bunlarda ayırt edebilmek için eski insanların davranışlarını dinlerini gelenek ve göreneklerini çok iyi bilmek gerekir. Her işaret define değildir.

Gömü işaretleri bir alfabe bir matematik kuralı dahilinde inşa edilmişlerdir. Bu nedenle gömü işaretleri zincirleme birden fazla olmalıdır.

İşaretlerden uygulanan genel mantık; gömünün işarete olan uzaklığı, derinliği bazen miktarı bazen de saklama biçimi şeklinde alfabetik ve matematiksel bir mantık hakimdir.

İşaretleri çözerken aşağıdaki sorulara cevap aramalıyız.

1-Gömü var mı?

2-Nerede?

3-Ne kadar uzaklıkta?

4-Hangi yönde ?

5-Ne kadar derinlikte

6-Gömünün saklandığı mekanın şekli nasıldır?

Bu açıklamalarda sonra sorularınıza aşağıdaki gibi davranarak cevap bulmamız lazım:

1- Her işaretin bir dili vardır. Bu dil işareti oluşturan şekillerin özellikleridir.

Örneğin bir kaya üzerine çöreklenmiş oyma bir yılan olsun, önce yılanın özelliklerini sıralayarak çözmeye çalışalım, Yılanın özelliklerinde bir tehlike anında karanlık kuytu bir yere kaçar bu yer ya bir deliktir yada bir kaya altıdır, yılanın duruşu hareketsiz çöreklenmiş sabit başka hiç bir emare yok o zaman yılanın bulunduğu kayanın altına bakmamız lazım, yılanın diğer bir özelliği savunma silahı zehirdir. O zaman gömüde tuzak olabilir düşüncesi ile yaklaşmalıyız,

2- İşareti kullanan toplum hakkında sosyoekonomik yönde, inanç yönünden bilgi toplamak

3-İşaretli kayanın çevresinde yüzey araştırması yapmak, insan tarafından müdahale edilen bu katmanları keşfetmek okumak bir çok kez insana nokta buluşu sağlar. Çevresinde dikili birbirine yaslatılmış kayalar, tümsek, çukur gibi izleri aramamız lazım

4- Bu bilgilerden sonra yinede işareti çözemedik diyorsanız bu konulardan tercübe edinmiş insanlardan yardım isteyiniz. İşaretleri koruyunuz kırmayınız kırana müdahale ediniz.

Define kazıları ameliyata benzer, işin ehli bir cerrah ameliyattan önce gereken tüm tahlilleri yapar.

 DEFİNE NEREDE VE NASIL ARANIR?

Definecilik gibi eğitim veren bir kurumun olmayışı bir çok uyanık insanların iştahını kabartmış, definecilerin zaaf noktalarından faydalanılarak kocaman sektörler meydana getirilmiştir. İnsanımızın gözünün içine baka baka yalancılık, dolandırıcılık had safhaya çıkmıştır.

Değerli arkadaşlar şunu kesinlikle unutmayınız. Hiç bir insan elindeki değerleri bir yere gömüp yanı başındaki kayaya ve ya kayalara bir çentik yada bir figür koyup; EY! millet ben buraya gömü yaptım deme mantıksızlığı içerisinde değildir. Arazide karşılaştığımız kayalar üzerinde gördüğümüz bir çok figürler mevcuttur, bunlar bire bir gömü için yapılmamıştır. Bunların birçoğu mezarlardır, bazıları kabile veya kavimlere ait nişanelerdir, kaya mühürleridir, bir takım figürler sınır taşlarıdır v.s.

Önemli : Define sadece çil çil altınlardan oluşmaz, bir yazılı toprak tablet, bir figürlü vazo, bir yazılı kaya parçası v.s eser ve objeler kilolarca altın değerinden olduğunu unutmamalıyız, tahrip etmekten şiddetle kaçınmalıyız.

Defineci, gündönümü yani 21 Haziran günü doğaya çıplak göz ile izlemeye çalışması profesyonel defineciliğin gereğidir. Çünkü bu gündönümü gömünün atlar gibi bitkiler üzerinde etki edip sarartacaktır. İkinci gözlem dönemi rüzgarsız lapa lapa yağan kar zamanında doğayı gözlemlemektir. Gerçekten yerin altında bulunan muhtelif metallerin otları sararttığı, kar yağışı esnasında karı erittiği çevresine göre karı geç tutup erken erittiği görülecektir. Bir başka gözlem yolu; kazılan toprak üzerinde ne kadar zaman geçerse geçsin mutlaka orijinal tabakaya göre yumuşak duracak birde üzerinde yetişen ot gibi bitki türlerinin boyu farklı ve kökleri kalın olacaktır. Bu gözlemler defineciyi defineye daha çok yaklaştıracaktır.

Mezarlık alanlarında bitki örtüsü boyu çok yüksek sığ olmakla birlikte toprak rengi çevresine göre bir ton daha siyah olur. Bununda sebebi insan bedeninin de yüksek seviyede yağ bulunmasıdır.

Toprak altında bulunan altın ve gümüş gibi metaller atmosferdeki 15 ile 27 derece ısı seviyesinde doğal olarak ısınacak ve genleşecek ısınma ve genleşme ile doğal olarak yaydığı manyetik alanı da aynı yönde açığa çıkacaktır. İletkenliği çok yüksek olan altın sıcaklığın etkisi ile elektronlarında büyük ölçüde bir hareketlilik olacaktır, bu hareketlilik sonucunda manyetik dalgaları sıkışarak toprağın en zayıf yerinde atmosfere dağılma yapacaktır. Elektronların genleşmesi ile meydana gelen manyetik üst seviyede bir sıkışma meydana getirecektir. Sıkışma ve sürtünme olayında ateşlenme olayı da gerçekleşebilir. Bu nedenle ot ağaç gibi bitki örtüsünün toprak altındaki damarlarını zayıflatıp çevresine göre erken sararmalarına neden olacaktır, eğer sıkışma ve sürtünme fazla ise o yerde bitki örtüsü kalmayacaktır. (Definecilerin hava ısısının 15 ve üzeri derecelerde detektörle arama yapmaları daha avantajlıdır. Dedektörlerle sadece toprak yüzeyindeki metaller bulunabilir. Fazlası için dedektörler iş yapmaz umutlanmayınız.)

Defineci çıplak gözleri ile doğayı iyice gözlemlemelidir, arazının insan yaşamına elverişli olup olmadığına kanaat getirmeli, dikkatini aşağıda sırladığımız unsurlar etrafında yoğunlaştırıp araştırmaya başlamalıdır.

1- Harabe yerleri (Ören yerleri Gömü mezar ve muhtelif objeler bulunmakta ve sit alanı içinde olup yasal olmayan tahribattan kaçınalım)

2- Yığma tepeler (Tümülüs ve Höyük yapılarıdır. Muhtelif gömü ve objeler bulunmakta Yasalarımıza göre sit alanıdırlar tahrip etmekten kaçınalım.)

3- Çeşme veya pınar gibi su kaynakları çevreleri ( Gömü bulunabilinir.)

4- Üzerinde işaret resim veya sembol bulunan kayaların çevresi (Geneli Mezarlarıdır, içinde muhtelif mezar hediyeleri bulunur.)

5- Çeşitli medeniyetlere ait mezarlık alanları ( Mezar hediyeleri bulunur)

6- İnsan yaşantısına uygun mağara önleri (Gömü bulunabilir, yaşayan insanlara ait muhtelif araç ve gereçler ele geçirilebilir.)

7- Dini yapılar ( sebep ne olursa olsun saygılı davranmak gerekir İnancımızın gereğidir. )

8- Çakıl yığınlar ( Büyük çakıl yığınları Roma dönemine ait tümülüslerdir, ufak olanları yine mezarlardır, birçoğunda mezar hediyesi bulunmamaktadır.)

9- Ã�elale Arkaları : Önemli bir araştırma alanıdır, mezar ve gömü bulunmaktadır.

10- Kale surlarının önleri : muhtelif sikke, savaş malzemesi bulunur.

11- Halk arasında define var olduğu söylentisi olan alanlar ( Yakın tarihe aittir, sabit ve kalıcı olan yüzey unsurları üzerinde durulmalı )

12- Köprü Ayakları : Köprü ayaklarında define bulunmaz. Çünkü hiçkimse suyun akıntısına gelene bir bölgede define gömmez.

Ã�unu unutmayalım insanlar yaşadıkları yerlerde mutlaka bir kalıntı bırakmışlardır, bırakılan çeşitli kalıntılar zamanında yaşamış insanlar hakkında bilgi verir,

Definelerin bu alanlar içinde olduğuna dair Arkeoloji bilimi ispatlamıştır. Başka yanlış yalan ve dolandırırcıların peşinde gidip zaman ve paranızı ziyan etmemenizi tavsiye ederiz.

Önemli : Yasal izin almadan kazı işlemine kalkışmayınız

 BİR FİGÜRÜN GÖMÜ OLUP OLMADIÃ�I NASIL ANLAÃ�ILIR?

Ülkemizde hemen hemen her bölgede kayalar üzerine yontulmuş değişik şekillerde figürler, izler, çizgiler, yazılar ve canlılara ait resimlere rastlamak mümkündür. Bu şekilde geçmiş medeniyetlerin bıraktıkları bu izlerin ne anlama geldiği merak edilmiş yıllarca araştırılmış, tartışılmış bazıları hakkında bir takım kanaate varılmıştır. Bu medeniyet izlerinin hepsi define yada gömü gibi anlamak yorumlamak yanlıştır. Bunların bir çoğu define değildir. Bizi ilgilendiren konu bunlardan hangileri direkt olarak gömüyü gösterir olanıdır. Unutmayalım ki gömüyü yapan insan kendisinden başka birinin bu gömüyü alma imkanı olmasın, kendi açısında rahat ve kolay olsun diye yapmıştır. işaret dediğimiz bu tür düzeneklerin yapım mantığı budur. O zaman bu işaretler nasıl çözülecek? sorumuza aşağıda kısaca cevap vermeye çalışacağız.

Öncelikle aşağıdaki konulara dikkat edelim:

1- İşaretin bulunduğu bölge yaşamaya elverişli ve yaşanmış olduğuna dair kalıntı ve izler olması,

2- İşaretin yapıldığı kaya iri yerli sabit olması,

3- İşaretin oyma yada kabartma olması,

4- İşaretin derin kalın biçimde yapılmış olması,

5- Aynı alan içerisinde manalı bir bağlantı ile birden fazla olması,

6- İşlendiği kayanın bir çok doğal afete karşı dayanıklı sağlam olması

7- İşaret yapılan kaya su yatakları kenarında olmamalı (kimse su kenarlarına gömü saklamaz)

Bu niteliği taşıyan işaretler gömü olma ihtimali yüksektir. Bu özellikleri taşımayan figürler üzerinde durup uğraşmayalım.

İşaret çözümünde öncelikle tarihi bilgimizi yoğunlaştırmak, işaretin bulunduğu bölgenin tarihini öğrenmek, yapılan figürün özelliklerini bilmek(örneğin bir yılan yılanın özellikleri birer ip ucudur) işaretin bulunduğu doğal coğrafyaya aykırı, çukur ,tümsek ,işaretli kaya gibi unsurları değerlendirmek, En önemlisi arkeolojik metotlara baş vurarak çözüm yollarını aramaktır.

 DEFİNE ARAMA SİSTEMLERİ NELERDİR?

Yer altında bulunan işlenmiş yada işlenmemiş metalleri bulmada kullanılan elektronik yada elektronik olmayan sistemleri tek tek inceleyelim.

Elektronik Cihazlar

Dedektör Sistemleri : Dedektör sistemleri, gaz,sıvı ve katı halde bulunan maddeleri özelliklerine göre diğer metallerden ayırabilen elektronik sistemlerdir. Bu sistemler kullanılacak işe ve alana göre ayrı ayrı tasarlanır. Mayın bulmak için tasarlanmış bir dedektörle altın yada gümüş gibi metalleri bulmanız imkansızdır.O zaman definecinin kullanacağı dedektör geniş amaçlı bir tasarım olması gerekmektedir, Altın, Gümüş, Bronz, Bakır, Demir gibi madenlerin yanında boşluk kemik gibi ve hatta bu metallerin oksit gazını da tespit etmeli ve derinden algılamalıdır.

Bu tür cihaz yer altında gelen ve bulmak istediğimiz metalin manyetik frekansını yakalama okuma ve cinsine göre ayırım yapabilecek şekilde tasarlanmalıdır. Dedektörlerin önemli unsurlarından biride "toprak ayarı" dır. bu ayar arama başlığının dolaştığı yerde değeri olmayan metallere yada küp parçaları içinde bulunan metal parçalarına ait zayıf frekansları es geçme olayıdır. Toprak ayarı denilen sistem yoksa kullanıcı durmadan sinyal alacak ve başarısız kalacaktır. Dedektör tasarımının yanı sıra kullanıcının deneyim ve bilgi sahibi olması şarttır.

Dedektör sistemi yer altına sinyal gönderemez, arama başlığı yeryüzüne yayılan yaklaşık 10 Cm yüksekliğindeki Metallerin yaydığı manyetik frekanslarını yakalar. Siz arama başlığını 10 cm den yüksek tutarsanız dedektörün yayılan frekansı yakalama şansı ortadan kalkar. Kullanımla ilgili önemli konulardan biride sıcaklıktır. Gün sıcaklığı 15 ile 25 derecelik ısı arasında iken arama yapılmalıdır.

Definecilik masraflı bir hobidir bu nedenle araştırma yapmadan önce çok güzel hesaplamalar yapılmalıdır.

Unutmayın ki dedektör defineyi bulmaz, sizin bulduğunuzu teyit eder, hedef noktayı test eder. Bunun içinde büyük masraflara katlanmanızı tavsiye etmiyoruz. Bulmada, size tarih bilgileriniz yardımcı olacaktır.

Alan Tarama Sistemleri : Bu sistemler daha geniş çaplı alanı taramakta ve nokta tespitini kademeli olarak yapmaktadır. Dedektör sistemlerinden daha avantajlı olarak görülmektedir, dijital ekran ve metallere göre ayırma özelliğine sahiptir, uygun tasarımlı olanları alıp kullanmanızı tavsiye ederiz, alırken kalite ve garanti belgesinin olmasında dikkat etmek gerekir.

Kamera Sistemi : Definecilikte kullanılacak en ideal sistemdir. Bir video kamere yapısında olup, iki adet yardımcı antenle çalışan, kapalı alandaki görüntüyü ve sesi çok derinlerden algılayan, kaydeden daha sonra bilgisayar ortamında görüntüler hakkında değerlendirme yapma imkanı olan bir sistemdir.

Çubuk Sistemleri: Muhtelif metallerden imal edilmiş, elde çalışan elektronik olmayan, görünüşte basit olan bir sistemdir. Bu sistemin avantajı kadarda dezavantajı vardır. Birçok sorunları olan bir sistemdir. Çünkü toprak içinden binlerce çeşit mineraller var bunları yakalama yorumlama ve ayrıma gibi bir özellikleri bulunmamaktadır. Başka dezavantajı; güneş patlaması, kutup bölgeleri; atmosferik olaylar, yüksek gerilim hatları, uydu araçlarından gönderilen (TV ve Cep Telefonları Gibi) bir çok sinyaller bu sistemin sağlıklı çalışmasını büyük ölçüde etkilemektedir.

 DEFİNECİLİKTE JEOFİZİK

Tarımsal etkinliğe ve doğa afetlere uğramamış üst tabakaların üzerinde binlerce yıl geçse dahi insanın orijinal tabakalara bıraktıkları iler kaybolmaz. Ancak bu durum tepe eteklerinde ve yoğun bitki örtüsüne sahip alanlar için ilk bakışlarda insan izlerini bulmak mümkün olmayabilir, bu sorunu jeofizik yöntemlerle sonuç alınabilir.

Bir röntgen çekilişini andıran planlı çalışma ile sonuca erken gidilir. Bu nedenle araştırmaya tabi tutulan alanın değişik yönlerden resimlenmesi, alan içinde en ufak bir ayrıntının gözde kaçırılmaması, toprak katmanları hakkında bilgi edinmek için 50X50 Cm genişliğinde 50–100 Cm derinliğinde KLAVUZ SONDAJ çalışması alan hakkında net bilgiler verecektir.

İster yüzey isterse kılavuz sondajlardan elde edilen bilgiler birer sözlük ve kılavuz niteliğini taşır. Sözlük anlaşılır olmadıkça da hakkıyla kılavuzluk yapmayacağı kesindir.

Kılavuz sondajların yanları 90 derece dik olmasına itina gösterilmelidir. Kılavuz sondajlar bir Girit plan (plan kare) kazı sisteminde çapraz atlama şeklinde olmalıdır. Ã�öyle ki; kazı alanımızı 100 metre kareye indirdik. Bu alana 2x2 metre Aralıkla 50X50 cm şeklinde kareler oluşturup, bu oluşan karelerin alana göre çaprazlama şeklinde olacaktır. Her açılan kılavuz sondajda elde edilen bilgiler kaydedilecektir. Böylece hem yüzeysel hem de kılavuzlardan elde edilen bilgiler birleştirilip değerlendirmeye tabi tutulacaktır.

Kılavuz sondaj sistemi insandan alınan kan örneğine benzer tüm vücut hakkında bilgi verir.

Araştırma alanı zemini ana kaya ise, elimize 2 kilogramlık balyoz alıp, anakaya ya vurup yankılarını dinlemeliyiz.

Önemli nokta alanımız içinde birbirine yaslatılmış iri kayalar olabilir, bu kayalar üzerinde yoğunlukla çalışmalıyız. Bu tür kayaların iriliği gözümüzü korkutmasın, bunlar insan gücü ile değil hayvan gücü ile taşınıp giriş kapatılmış olabilir.

Bu itibarla, defineci, dikkatli, itinalı bilimsel metotlar içinde ön araştırmasını tamamlamalıdır. Aynen bir röntgenci gibi, araştırma alanını röntgenleyecek, elde ettiği verileri bir laboratuar yöntemi ile tahlil edecektir. En ufak bir ayrıntı birçok zaman başarısızlığa neden verebilir.

 YÜZEY ARAÃ�TIRMASI

Definecilik ve arkeolojide kazıya başlamadan önce ilk çalışması yüzey araştırması yapma ve bulduğu bulguları değerlendirme işidir.

İnsanlar yaşadıkları topraklarda iz bırakırlar, orijinal doğaya yapılan her bir müdahale bir iz bir tabaka oluşturur. Bu tabakaların üzerinde ne kadar zaman geçerse geçsin orijinal doğaya göre farklılık oluşturur. Bu farklılıklar aşağıda anlattığımız şekillerde anlaşılır.

Müdahale edilmiş ve orijinali bozulmuş tabaka üzerinde yetişen bitki boyları sap kalınlıkları, köklerin kalınlıkları orijinal tabii katmana göre farklı olur. Yumuşaktır kolay ve rahat kazılır. Yine insanlar tarafında müdahale edilmiş kayaların yüzeylerinde oluşan yosun tabakası açık renkli ve gençtir.

Ã�ahıs gömüleri ve kaya mezarları direkt olarak kaya içine yapıldığından kayaların yüzeyinde oluşan farklı tabakaları titizlikle incelenmelidir. Bu tür yerlerin sonrada kapatılan kaya etrafında kirli beyaz yada yeşilimtırak renkte bir katman oluşur.

Yerin altına gömülen muhtelif maddenler (altın hariç) zaman içinde yanar ve  gaz oluşturur, bu gaz yer yüzüne çıkmak için üst katmanları zorlar ve katmanın zayıf noktasına sızarak atmosfere dağılır, bu tür gazın sızdığı yerde bitki tabakası farklı olur, ya ot yetişmez, toprak yapısı çorak gibi dir, ya erken sararır, erken kurur kurumasa bile renkleri sarıya yakın yeşillikte olur.

Kışın karın lapa lapa yağdığı zaman yüzeysel araştırma yapmak çoğu zaman başarıya götürür. Toprak yüzeyine sızan gaz karın erken erimesine yada kar tutmamasına neden olur. kar tutsa bile kendi çevresine göre geç tutar erken erir, doğal tabakaya göre farklılık oluşturan her bir tabaka bulgu birer ip ucudur, bu ip uçlarının sağlıklı bir biçimde değerlendirilmesi gerekir.

Görüldüğü gibi definecilik kolay bir iş değil, bilgi tercübe ve titiz bir çalışma ister, bu nedenle araştırma yapılan alanlar üzerinde orijinal doğaya aykırı olan, insanların müdahalesi sonucunda oluşan katmanlara odaklanmalıdır.

 KAZI TEKNİÃ�İ

Kazı öncesi yapılması gereken önemli işler, kazının amacı, kazı için uygulanacak yöntem ve ayrıntılı bir program hazırlanması başarının temel ilkesidir.

Kazıya; yasal, parasal ve işgücü şeklindeki sorunlar çözümlenmeden başlanmamalıdır.

Kazı yapılacak alanın toprak ve jeolojik yapısı kazı yapan için bir kaynak halindedir. Bu kaynak yazılı bir metin nasıl okunuyorsa öyle okunmalıdır. Çünkü toprak yapısını katmanlarını okumak bu bilgiler tarihsel bilgi niteliğindedir, toprak katmanları iyice okunmazsa kazıda başarı sağlanmayacak kadar ciddi bir konudur. Kazıyı yapacak insanın toprak yapısını çok iyi okuyabilecek bir tercübeye sahip olması gerekir, böyle bir tercübesi yoksa mutlaka uzman birinde yardım almalıdır.
Define Nedir?

Define, toprak altına saklanmış madeni para, külçe altın, gümüş ve kıymetli eşya olarak nitelendirilebilir. 

Çeşitli hukuklar, tarihi gelişim içinde yeraltı madenleri ve define hakkında hükümler koymuştur.  Feodal dönemlerde Avrupa ülkelerinde, memleketin tek sahibi krallardı.  Dolayısıyla defineler de onların olurdu.  Bugün de çeşitli Avrupa ülkelerinde define bulan, yetkili kuruma haber vermek zorundadır.  El koyma amacı olmadığı sürece saklanması ağır bir suç sayılmaz.  Fakat gerçekte defineyi bulanın bunu yanında bırakmasına genellikle izin verilir. 

Yasalarımızdaki define tarifi:

"Bulunmalarından çok zaman evvel gömülmüş veya saklanmış olduğu ve artık sahibi bulunmadığı muhakkak görülen kıymetli şeyler define addolunur.  Define, içine gömüldüğü veya saklandığı gayrimenkul veya menkulun sahibinin mülkü olur.  İlmi bir kıymeti haiz eşyaya ait hükümler mahfuzdur.  "

Defineyi keşfeden kıymetinin yarısını, tecavüz etmemek üzere hakkaniyete muvafık bir ikramiye talep edebilir. 

İslam hukukunda defineler üç kısımdır:

1.  İslami bir işaret taşıyan defineler.  Bunlar; bulunan ve sahibi belli olmayan mal hükmündedir.  Sahibi çıkmayacağı anlaşılırsa devlet hazinesine; devlet hazinesi yoksa zengin ise fakir olan annesine, babasına verebilir.  Fakir ise kendisi kullanabilir. 

2.  İslamiyet'ten önceki devre ait bir işaret taşıyan defineler.  Ganimet gibi beşte biri devlet hazinesine, kalanı arazi sahibine; arazi sahipli değilse, bulana ait olur.  İmam-ı Ebu Yusuf'a göre ise kalanı bulanın olur. 

3.  Herhangi bir işaret taşımayan defineler.  Bazı alimler, bunun 1.  kısmın hükmüne, bazıları ise, 2.  kısmın hükmüne girdiğini bildirmiştir.

Defineci

DEFİNECİ: Önceden saklanmış hazineleri bulmaya çalışan insandır.  Bu işin başarılması için mutlaka bir eğitim alması gerekir, eğitimsiz defineci yarardan çok zarar verecektir.  Bilinçsiz defineci neyi nerede ve nasıl arayacağını bilmez. 

Eğitimsiz bir defineci, aynı zamanda iflah olmaz bir hastalığın bir umut sevdasının aşığıdır.  Definecinin eğitim alacak bir kurumu yoktur.  Bu itibarla kulaktan kulağa dolaşan rivayetlere göre hareket etmektedir.  Bu nedenle dedektör satıcılarının, medyumların, cincilerin ekmek tenkisi halindedirler.

Önemli: Yoğun teknoloji ve bilginin kullanıldığı çağımızda, muhtelif hurafelerle yola koyulmak akıl kârı değildir.  Definecinin ve Arkeologun ana kaynağı arazidir.

Definecinin sorunlarının başında eğitim sorunu gelmektedir.  Bu soruna devletimizin el atması şu an itibariyle mümkün gözükmemektedir.  O zaman bu sorunu nasıl aşacağız. Gelişmiş teknoloji sayesinde yazarak, yazdıklarını,tecrübelerini paylaşarak klasik anlayışta, yapıda kurtulabilir.  Yardımlaşarak eğitim sorununu hal edebilirler.

1- Sözü doğru olmalıdır.

2- Tecrübelerini paylaşma işini bir görev saymalı

3- Çözemediği izleri korumalı, kırmamalıdır.

4- Yasal sınırları aşmamalı, kaçak kazı yapmamalıdır.

5- Tarihi bilgisi üst seviyede olmalı.

6- Bu alanda kullanacağı teknolojiyi iyi tanımlıdır. 

7- Nefsine düşkün tamahkâr olmamalıdır.

8- Definecilik bir geçim kaynağı olarak görmemeli.  Bir hobi şeklinde yapmalıdır.

9- Tarihi izleri korumalı,

10- Defineci bir arkeolog kadar bilgili ve becerikli olmalıdır. 

11- Yapacağı işleri bir plan dahilinde yapmalıdır. 

12- Her bulduğu veriyi kayıt etmeli, sonrada yorumlamalıdır.

13- Hurafelerle yola çıkmamalı Mutlaka yüzeysel bulgularla işe başlamalı.

İşaret Nedir?

İŞARET (Epigrafi) = Bir tür şifreleme yöntemidir.  Sakladığı varlıkları, değerleri herhangi bir tehlikeye karşı korumak ve sonrada gelip almaya yarayan şifreleme düzeneği ile birlikte bir çeşit anlatım ve bir dildir.  Bunlar oyma kabartma ve boyalama şeklinde günümüze kadar ulaşmıştır.  Kayalara yapılan her figürün motifin mutlaka bir anlamı vardır.  Anlamsız manasız hiç bir emek sarf edilemez.  Ancak her kaya damgası da define için değildir.  Direkt gömünün işareti olmaz.  Bunu unutmayalım.

Kaya damgaları mutlaka bize bir şey söylüyordur, yapım amacıda bu olmalı, örneğin kayalarda çoğunlukta gözüken yuvarlak oymalar mezarı işaret eder, bu oymanın yapılış amacı; Mezarın yanında ki kayaya oyularak içine yağ dökülüp yakılıyordu, Bu günkü mezarların üstünde yakılan mumlar gibi biz buna mumyalık desek daha mantıklı olacak.  kare veya dikdörtgen oymalarda aynıdır.  Bir ok yön için kullanılmıştır.  Özetleyecek olursak her figür ancak özellikleri ile okunur.  Örnek verecek olursak bir buğday başağı berekettir, bereketi sembolize etmişlerdir, direkt defineyi değil.

Her kaya damgası define olamayacağı kesindir.  Buna göre bunları biz bir kategoriye ayrılarım

1- Devlet ve yöneticilerine ait damgalar. devleti ve devlet adamalarının makamlarını ve devlet sınırlarını sembolize eder

2- Dini kurum ve din adamlarına ait damgalar.  Dini ve din adamını sembolize eder

3- Kavimlere (aşiret) ait damgalar.  Kavmi sembolize eder

4- Şahısa ait damgalar.  Şahısı sembolize eder. 

5- Süsleme sanatı. Sadece sanat içindir. 

İşaret Nasıl Çözülür?

Antik Dönem toplumlarda sık sık yapılan savaşlar, ani baskınlar, çete ve eşkıya soygunlarına karşı insanlar ellindeki muhtelif değerleri korumak amacıyla saklama ihtiyacı duymuşlardır, hatta günümüz insanların kısmen uyguladıkları alışkanlıklardır. Gömü işleri ve düzenekler genelde taş ustaları, sert cisimlere şekil vermekte usta insanlar (heykel tıraşlar) tarafından yaptırılırdı.

Bir gömüye neden işaretleme düzeneğine ihtiyaç duyuldu? Bu sorunun cevabındaki genel mantık şöyledir.  Gömü başta güvenlik nedeni ile yapılırdı, gömen insan ihtiyaç duyduğu an gelip kolay bulacak, kolay kazacak ve gömü yerini kendisinde başka kimseler bilmeyecek, kendisi almadan ölürse gömüyü neslinde dininde ırkında biri gelip bulsun alsın gibi mantığı yatmaktadır.  Gömerken saklarken bile emniyet tedbirleri söz konusudur.

Figürler Nasıl Çözülür?

Yıllardan beri gelen tecrübeler gömülerin çoğunun kayaların içi oyularak kaya içine sakladıklarını göstermektedir.

İnsanlar yaşadıkları topraklar üzerinde sürekli bir takım izler bırakırlar ve bırakmaya da devam etmektedirler.

İşaret çözmede önce ihtiyaç duyulan şey; görülen rastlanılan figürün define olup olmadığıdır, kayalar üzerine yapılan bir takım şekiller iş olsun diye yapılmamıştır bunların birer amacı vardır, bunlar içinde dini sembolize eden, kabileyi sembolize eden, yerel beyi sembolize eden kralları sembolize eden ırkları sembolize eden bir takım kaya damgaları kullanılmıştır, gömü işaretlerini bunlarda ayırt edebilmek için eski insanların davranışlarını dinlerini gelenek ve göreneklerini çok iyi bilmek gerekir.  Her işaret define değildir.

Gömü işareti bir alfabe bir matematik kuralı dahilinde inşa edilmişlerdir.  Bu nedenle gömü işaretleri zincirleme birden fazla olmalıdır.

işaretlerden uygulanan genel mantık; gömünün işarete olan uzaklığı, derinliği bazen miktarı bazen de saklama biçimi şeklinde alfabetik ve matematiksel bir mantık hakimdir.

İşaretleri çözerken aşağıdaki sorulara cevap aramalıyız.

1- Gömü var mı?

2-Nerede?

3-Ne kadar uzaklıkta?

4-Hangi yönde ?

5-Ne kadar derinlikte

6- gömünün saklandığı mekanın şekli nasıldır?

bu açıklamalarda sonra sorularınıza aşağıdaki gibi davranarak cevap bulmamız lazım.

1- Her işaretin bir dili vardır bu dil işaretin oluşturan şekillerin özellikleridir.

Örneğin bir kaya üzerine çöreklenmiş oyma bir yılan olsun, önce yılanın özelliklerini sıralayarak çözmeye çalışalım, Yılanın özelliklerinde bir tehlike anında karanlık kuytu bir yere kaçar bu yer ya bir deliktir yada bir kaya altıdır, yılanın duruşu hareketsiz çöreklenmiş sabit başka hiç bir emare yok o zaman yılanın bulunduğu kayanın altına bakmamız lazım, yılanın diğer bir özelliği savunma silahı zehirdir.  o zaman gömüde tuzak olabilir düşüncesi ile yaklaşmalıyız,

2- İşareti kullanan toplum hakkında sosyoekonomik yönde inanç yönünde bilgi toplamak

3-İşaretli kayanın etrafında çevresinde yüzey araştırması yapmak, insan tarafında müdahale edilen bu katmanları keşfetmek okumak bir çok kez insana nokta buluşu sağlar.  Çevresinde dikili birbirine yaslatılmış kayalar, tümsek, çukur gibi izleri aramamız lazım

4- bu bilgilerden sonra yinede işareti çözemedik diyorsanız bu konulardan tecrübe edinmiş insanlardan yardım isteyiniz.  İşaretleri koruyunuz kırmayınız kırana müdahale ediniz,

Define kazıları ameliyata benzer, işin ehli bir cerrah ameliyattan önce gereken tüm tahlilleri yapar.

Define Nerede ve Nasıl Aranır?

Definecilik gibi eğitim veren bir kurumun olmamayışı bir çok uyanık insanların iştahını kabartmış, Definecilerin zaaf noktalarından faydalanılarak kocaman sektörler meydana getirilmiştir.  İnsanımızın gözünün içine baka baka yalancılık, dolandırıcılık hat sefaya gelmiştir.  Günümüzde bu işi sıkılmadan utanmadan reklamlara başladılar.

Değerli arkadaşlar şunu kesinlikle unutmayınız.  Hiç bir insan elindeki değerleri bir yere gömüp yanı başındaki kayaya ve ya kayalara bir çentik yada bir figür koyup; EY! millet ben buraya gömü yaptım deme mantıksızlığı içerisinde değildir.   Arazide karşılaştığımız kayalar üzerinde gördüğümüz bir çok figürler mevcuttur, bunlar bire bir gömü için yapılmamıştır.  Bunların bir çoğu mezarlardır, bazıları kabile veya kavimlere ait nişanelerdir, kaya mühürleridir, bir takım figürler sınır taşlarıdır v. s.

Önemli: Define sadece çil çil altınlardan oluşmaz, bir yazılı toprak tablet, bir figürlü vazo, bir yazılı kaya parçası v. s eser ve objeler kilolarca altın değerinden olduğunu unutmamalıyız, tahrip etmekten şiddetle kaçınmalıyız. 

Defineci, gündönümü yani 21 haziran gönü doğaya çıplak göz ile izlemeye çalışması profesyonel defineciliğin gereğidir.  Çünkü bu gündönümü gömünün atlar gibi bitkiler üzerinde etki edip sarartacaktır.  İkinci gözlem dönemi rüzgarsız lapa lapa yağan kar zamanında doğayı gözlemlemektir.  Gerçekten yer altında bulunan muhtelif metallerin otları sararttığı, kar yağışı esnasında karı erittiği çevresine göre karı geç tutup erken erittiği görülecektir.  Bir başka gözlem yolu; kazılan toprak üzerinde ne kadar zaman geçerse geçsin mutlaka orijinal tabakaya göre yumuşak duracak birde üzerinde yetişen ot gibi bitki türlerinin boyu farklı ve kökleri kalın olacaktır.  Bu gözlemler defineciyi ulaşmasında ciddi şekilde götürecektir. 

Mezarlık alanlarında bitki örtüsü boyu çok yüksek sığ olmakla birlikte toprak rengi çevresine göre bir ton daha siyah olur.  Bununda sebebi insan bedeninin de yüksek seviyede yağ bulunmasıdır. 

Toprak altında bulunan altın ve gümüş gibi metaller atmosferdeki 15 ile 27 derece ıssı seviyesinde doğal olarak ısınacak ve genleşecek ısınma ve genleşe ile doğal olarak yaydığı manyetik alanı da aynı yönde açığa çıkacaktır.  İletkenliği çok yüksek olan altın,sıcaklığın etkisi ile elektronlarında büyük ölçüde bir hareketlilik olacaktır, bu hareketlilik sonucunda manyetik dalgaları sıkışarak toprağın en zayıf yerinde atmosfere dağılma yapacaktır.  Elektronların genleşmesi ile meydana gelen manyetik üst seviyede bir sıkışma meydana getirecektir.  Sıkışma ve sürtünme olayında ateşlenme olayı da gerçekleşebilir. Bu nedenle ot ağaç gibi bitki örtüsünün toprak altındaki damarlarını zayıflatıp çevresine göre erken sarmalarına neden olacaktır, eğer sıkışma ve sürtünme fazla ise o yerde bitki örtüsü kalmayacaktır.  (Definecilerin hava ısısının 15 ve üzeri derecelerde detektörle arama yapmaları daha avantajlıdır.  dedektörlerle sadece toprak yüzeyindeki metaller bulunabilir.  Fazlası için dedektörler iş yapmaz umutlanmayınız.)

Defineci çıplak gözleri ile doğayı iyice gözlemlemelidir, arazının insan yaşamına elverişli olup olmadığına kanaat getirmeli, dikkatini aşağıda sırladığımız unsurlar etrafında yoğunlaştırıp araştırmaya başlamalıdır. 

1- Harabe yerleri (Ören yerleri Gömü mezar ve muhtelif objeler bulunmakta ve sit alanı içinde olup yasal olmayan tahribattan kaçınalım)

2- Yığma tepeler (Tümülüs ve Höyük yapılarıdır.  Muhtelif gömü ve objeler bulunmakta Yasalarımıza göre sit alanıdırlar tahrip etmekten kaçınalım.)

3- Çeşme veya pınar gibi su kaynakları çevreleri ( Gömü bulunabilinir.)

4- Üzerinde işaret resim veya sembol bulunan kayaların çevresi (Geneli Mezarlarıdır, içinde muhtelif mezar hediyeleri bulunur.)

5- Çeşitli medeniyetlere ait mezarlık alanları ( Mezar hediyeleri bulunur)

6- İnsan yaşantısına uygun mağara önleri (Gömü bulunabilir, yaşayan insanlara ait muhtelif araç ve gereçler ele geçirilebilir.)

7- Dini yapılar ( sebep ne olursa olsun saygılı davranmak gerekir İnancımızın gereğidir. )

8- Çakıl yığınlar ( Büyük çakıl yığınları Roma dönemine ait tümülüslerdir, ufak olanları yine mezarlardır, bir çoğunda mezar hediyesi bulunmamaktadır.)

9- Şelale arkaları: Önemli bir araştırma alanıdır, mezar ve gömü bulunmaktadır. 

10- Kale surlarının önleri: muhtelif sikke, savaş malzemesi bulunur. 

11- Halk arasında define var olduğu söylentisi olan alanlar ( Yakın tarihe aittir, sabit ve kalıcı olan yüzey unsurları üzerinde durulmalı)

12- Köprü ayakları: Değerli arkadaşlar definecilik alanında faaliyet gösteren bir site bu tür bilgi vermektedir, sakın bu bilgiye uyup hiç bir tarihi yapıyı, köprüyü hanları ve sairleri define arama uğruna yıkmaya, tahrip etmeye yönelmeyelim.  Yanlış ve art niyetli bir bilgilendirmedir.  Hiç bir insan deli de olsa bile gidip su yatağına yada köprü ayağına altınlarını gömmez akıl işi değil.  Lütfen itibar etmeyelim. 

Şunu unutmayalım insanlar yaşadıkları yerlerde mutlaka bir kalıntı bırakmışlardır, bırakılan çeşitli kalıntılar zamanında yaşamış insanlar hakkında bilgi verir,

Define bu alanlar içinde olduğuna dair  Arkeoloji bilimi ispatlamıştır.  Başka yanlış yalan ve dolandırırcıların peşinde gidip zaman ve paranızı ziyan etmemenizi tavsiye ederiz. 

Önemli: Yasal izin almadan kazı işlemine kalkışmayınız.

Bir Figüranın Gömü Olup Olmadığı Nasıl Anlaşılır?

Ülkemizde hemen hemen her bölgede kayalar üzerine yontulmuş değişik şekillerde figürler,izler, çizgiler, yazılar ve canlılara ait resimlere rastlamak mümkündür. Bu şekilde geçmiş medeniyetlerin bıraktıkları bu izlerin ne anlama geldiği merak edilmiş yıllarca araştırılmış, tartışılmış bazıları hakkında bir takım kanaate varılmıştır. Bu medeniyet izlerinin hepsi define yada gömü gibi anlamak yorumlamak yanlıştır.  Bunların bir çoğu define değildir.  bizi ilgilendiren konu bunlardan hangileri direkt olarak gömüyü gösterir olanıdır.  Unutmayalım ki gömüyü yapan insan kendisinden başka birinin bu gömüyü alma imkanı olmasın, kendi açısında rahat ve kolay olsun, işaret dediğimiz bu tür düzeneklerin yapım mantığı budur.  O zaman bu işaretler nasıl çözülecek? sorumuza aşağıda kısaca cevap vermeye çalışacağız.

Öncelikle aşağıdaki konulara dikkat edelim!

1- İşaretin bulunduğu bölge yaşamaya elverişli ve yaşanmış olduğuna dair kalıntı ve izler olması,

2- İşaretin yapıldığı kaya iri yerli sabit olması,

3- İşaretin oyma yada kabartma olması,

4- İşaretin derin kalın biçimde yapılmış olması,

5- Aynı alan içerisinde manalı bir bağlantı ile birden fazla olması,

6- İşlendiği kayanın bir çok afetlere karşı dayanıklı sağlam olması

7- İşaret yapılan kaya su yatakları kenarında olmamalı (kimse su kenarlarına gömü saklamaz)

Bu niteliği taşıyan işaretler gömü olma ihtimali yüksektir.  Bu özellikleri taşımayan figüranlar üzerinde durup uğraşmayalım.

İşaret çözümünde öncelikle tarihi bilgimizi yoğunlaştırmak, işaretin bulunduğu bölgenin tarihini öğrenmek, yapılan figüranın özelliklerini bilmek(örneğin bir yılan yılanın özellikleri birer ip ucudur) işaretin bulunduğu doğal coğrafyaya aykırı, çukur,tümsek,işaretli kaya gibi unsurları değerlendirmek, En önemlisi arkeolojik metotlara baş vurarak çözüm yollarını aramakla sonuca varılır.

Kim Gömdü?

Gömüyü kimin gömdüğü konusunun bilinmesinde fayda vardır.  Bu konuda herkes bir şeyler söyler yazarlar.  Bunların iyi bilinmesi varlığın bulunması ve alınması zorluklarının bilinmesinde vardır.  Definenin gömülüğü uygarlık ve kültürlere, zaman süreçlerine gömülme mevsimlerine ve hatta gece veya gündüz gömülmesine göre farklılık vardır.

Her gömü aynı olmadığı gibi tuzak ve aldatmacalar, iz ve işaretleri de farklı olabilir.  Kazıya başlamadan önce bu konunun iyi etüt edilmesinde fayda vardır.  Gömü veya define hangi çağda yıllarda gömüldü ise o çağın kültürel yapısını incelemek, gömen şahıslar bazında kim gömdü ise ona göre fikir yürütmede fayda vardır.

1.  Savaşçılar: Fethe gidenler yol üstünde mevcut yerleşim yerlerinden topladıkları ganimetlerin hepsini götüremeyeceğinden belli noktalara sonradan gelip almak şartıyla kimsenin bulamayacağı belli noktalara gömmüşler ancak birçoğu geri gelinip alınmamıştır.

Gömen savaşçıların kültürel yapısı çok önemlidir.  Örneğin Araplar ile Avrupalı savaşçıların gömüleri iz ve işaretleri ile tuzak ve aldatmacaları farklıdır.  Buralarda özellikle tuzaklara çok dikkat edilmesi gerekir.  Bir savaşçı gibi düşünmelisiniz ona göre hareket etmelisiniz.

2.  Korsanlar: Kara veya denizde mevcut çete ve korsanları bölgelerinden topladıkları ganimetleri kendilerinin kolay sizin zor bulacağınız bir şekilde gömdüklerini biliniz.

- Korsanlarda savaşçılar gibi hazinenin kolay alınmaması için çok fazla tuzakla hazineyi beslerler.  Bu uzakları anlamak gerçekten zordur.  Anlık hayallere kapılmayıp tuzakları uzman kişilerce aşılmasında fayda vardır.  Boşuna riske girilmemelidir.

- Burada önemli olan siz kendinizi onun yerine koyarak "Ne Yapar" sorusunu kendinize sorunuz.  Nereye gömer ve nasıl iz ve işaretlerle nasıl tuzak ve aldatmacalar hazırlar.  Sorusu önemlidir.  İyi bir makine, iyi bir uzman etüdü ile kanunu arkanıza alarak problemleri teker teker aşınız.  Riske girmeye hiç ama hiç gerek yoktur.

- Korsanların yıllar sonra bu hazineyi alacağı değerlendirerek belli iz ve işaret koymaları şarttır.  Bu iz ve işaretleri iyi tahlil etmek gereklidir.

- Korsanların iz ve işaretleri savaşçılarınkinden farklılıklar gösterir.  Korsanlar genelde su, güneş ve denizden kara görüntülerini kullanırlar.  Bu konu işaretler bölümünde detaylıca incelenecektir.

3.  Dönemin Yöneticileri: İşgallere karşı hazinelerini korumak veya çocuklarının yeniden iktidar veya krallık kurmaları için gerekli finansman çok gizli bir yere konularak gelecek için yatırım yapmışlardır.  Bu hazinenin çok planlı ve iyi bir yere saklamalıydılar ki uzun yıllar boyunca kimse ulaşamasın.

- Burada önemli olan yine "Ben olsam nereye koyardım" sorunsudur.  Bu kişiler akıllı, kurnaz ve planlı çalışan insanlar olduğu unutulmamalıdır.  Etüdü iyi yapıp gözden hiçbir şey kaçırılmaması gerekir.  Belki siz çözemezsiniz ancak çözülmeyecek define etüdü olmadığı unutulmamalıdır.

- Yönetim kargaşaları ve iktidar mücadeleleri sonucundaki çekişmelerden kendini garanti altına almak, ailesi ve kendisi için iyi bir yerde kendi ve ancak birkaç kişinin bildiği bir miktar hazineyi sigorta olarak koymak.

- Burada unutulmayacak bir şey vardır.  O da çaresiz kalmaktır.  Çaresiz insanların gömü yaparken gözönüne alabilecekleri tehlikeleri anlatmaya gerek yoktur.  Çünkü "kedinin kuyruğuna basarsınız tırmalar" atasözünü anımsayınız.  O anda o kadar çaresiz olabileceklerini unutmayınız.

4.  Şahsi Gömüler: Buradaki gömüleri istediğiniz kadar sınıflandırabilirsiniz.  Önemli olan hazineyi düşünmenizdir.  Şahsi gömüleri bulmak çok kolay diğerlerine göre daha risksiz ancak değer bakımından diğerlerinden daha fakirdir.

Bir insanın serveti ile bir savaşçı, korsan, kral, bey, ağa vs.  serveti karşılaştırılamaz.  Şahsi servetlerin bir bölümünü ele alıp inceleyelim.

a.  Din adamları: Papaz ve haham ağırlıklı olmak üzere elde mevcut hazinenin diğer dinlerdeki insanların eline geçmemek için tekrar alınmak üzere akıllı ve planlı bir şekilde gömmeleridir.  Bu durum genelde savaş, istila, korsan-çete baskını, önceden tahmin veya duyum, iç çekişmelerden kaynaklanır.

Bu insanların dönemin akıllı, kurnaz ve alim sayılan insanlar olduğu unutulmamalıdır.  Bu durum hazinenin alınma şartlarını ağırlaştırır.

Böyle kişilerin hazinelerini ele geçirmek için ilgili dinde mevcut işaret ve kültürel değerleri iyi tahlil etmek gerekir.  Anlatılmak isteneni iyi anlamak gereklidir.  Aksi takdirde çalışmalar boşa gidecektir.

b.  Göç: Kendi istekleri veya zoraki göçe tabi tutulan köy veya kasabalılar bütün mallarını yanında götüremeyecekleri için oturup titizlik içerisinde hazineleri toplu olarak gömmüşlerdir.  Buradaki amaç tekrar geri döndüklerinde bu hazineyi alıp tekrar eski yaşantılarına dönebilmeleridir.  Bunların büyük bir bölümü tekrar geri dönmemişlerdir.

- Bütün halkın hazinesi tek bir yerde toplanıp gömülmesi düşünülemez.  Parça parça ama önemli büyüklükte olmalarıdır.  Bu gibi definelerde gömünün hediyesi sizi yanıltmasın.  Etüdünüzü iyi yapmalısınız.

- Burada dikkat edilmesi gereken siz olsaydınız hazineyi tek bir yere mi gömerdiniz.  Bence hayır 3-4 parça şeklinde gömerdim.  Bunların bulunma olasılığı daha düşüktür.  Biri bulunursa diğerleri bulunamaz.  Şeklinde düşünürdüm.  Ama mutlaka hediyesi yanıltıcı çalışmalar ve tuzaklarla gömüyü beslerdim.  Paramı kolay kolay kimseye yar etmezdim.

c.  Yaşlı insanlar: Bir hayat boyu çalışıp uğraştıktan sonra yaşlanan insanlar eğer çocukları yoksa eldeki değerli eşyalarını kimse bulamasın diye saklamalarıdır.  Bu hazineler genelde küçük ölçekli olup şahsi eşya ve paralarından ibarettir.

Genelde ev, işyeri, bahçe, tarla, ahır veya kuyularına gömerler.  Tuzak ve aldatmacası azdır.  Genellikle tarihi ve kültürel değer açısından önemlidir.

d.  Ölülere saygı: Eski dönemlerde kültür değerleri içerisinde ölü ile birlikte değerli eşyalarını da beraberinde gömmek vardır.  Buradakiler şahsın şahsi eşyaları ve paralarıdır.  Önemli bir şahsiyet değilse genelde ufak tefek şeyler gömerlerdi.  Buralarda kayda değer eşyalar genelde olmaz.

- Mezarlar önemli yerlerdir.  Hazine var diye mezarla kazılmamalıdır.  Çünkü hangi mezarda hazine olduğu belli olup, orada da ölü yoktur.

- Burada yapılacak kazılarda kesinlikle izin alınmalı ve kanuni yapılmalıdır.  Doğada mevcut güzellikler bozulmamalıdır.

- Mezar kazıları iyi etüt edilmedi ise kesinlikle yapılmamalıdır.  Etüt edilemiyorsa mutlaka bir uzmana başvurulmalıdır.

Hazine veya defineyi kim gömerse gömsün iyi etüt edilerek risksiz çıkarılacağı bilinmelidir.  Önce araştırma (yapılamaz ise uzmana başvurulmalı), sonra makine (maden analizinden arazi özelliklerine, doğal veya yapay durumuna), sonra kanuni izinle hazine rahatlıkla çıkarılıp zengin olmamak mümkün değildir.  Ama önemli olan akıllı hareket etmektir.  Profesyonelce davranmaktır.

10 Altın Kural

Definecilikte kullanılana 10 altın değerindeki kurallar

1- Ön araştırma ve kazı işlerinde arkeolojik metodlardan faydalanmak.

2- Toprak yapı ve katmanlarını tanımak için Jeolojide faydalanmak

3- Ele geçen eserin hangi çeşit madende yapıldığını yada hangi kıymetli taş kullandığını anlamak için Madencilik Dalında faydalanmak.

4- Araştırma ve kazı maliyet bilançosunu çıkartmak

5- Gerek kayalardaki figüranlarda gerekse elde edilen tarihi eserleri tanımak için Sanat Tarihi ve Medeniyetler Tarihinde faydalanmak.

6- Kazı bir amelyata benzer, toprağı nejterlemeden önce yüzeysel verileri iyi bir şekilde tahlil etmek.

7- Sonuca daha erken ulaşmak için teknoloji kullanmak.

8- İşaret, figüranlar alfabe ve matematik kurallarında oluşur.  İşaretlerini dilini öğrenmek uzunluk derinlik ölçümlerinde matematiğin uzunluk birimlerinde, Kaya mezarları, tümülüsler, şahıs gömüleri bir takım kuralları çözmek için geometride faydalanmak.

9- Halk biliminde faydalanmak

10- Antik toplumların dinsel ve etnik yapılarını hareketlerini öğrenmek için Dinler Tarihinden faydalanmak

Halk Bilimi

Toplumumuzda birçok efsaneler anlatılır.  Bu efsaneler içinde define, gömü gibi unsurlar konular işlenir.  Eşkıyalar ve Ermeni göçünde Ermenilerin sakladıkları paralar hakkında uzun uzadıya konular anlatılan hikâyeler duyarız dinleriz.  Öncelikle bu tür anlatımların abartmalı olduğunu vurgulayalım.  Ancak bu abartılar içinde gerçekleri de gözde kaçırmamak gerekir" ateş olmayan yerde duman olmaz" mantığını göz ardı etmemek gerekir.  Burada yanlış olan şey abartmalardır.

Öncelikle yapılması gereken şey hikayeyi sonuna kadar dinlemek, hikayeye konu olan bölgeyi gömü hakkındaki anlatılan detayları not etmek, daha sonra köz konusu bölgeyi tespit etmek notumuza düştüğümüz unsurları bulmak olacaktır.  Bulacağımız herhangi bir iz konunun doğru olduğuna dair gösterge olacaktır.

Ayrıca bir bölge veya alan hakkında yapılan anlatımlar Örneğin; falan yerde bir zengin yaşamış, bir tek kızı varmış, kızı genç yaşta ölmüş, falan yerde geçen yolun kenarına mezarını yapmışlardır... Falan yerde bir evliya yaşarmış, giderken falan yerdeki kayaya oturmuş... Falan yerde günlerce savaş olmuş şehitleri şurasında yatar.  ... Falan yerde kızlar oyun oynarmış ... Şeklinde bir çok hikayeler anlatılır.  Bu anlatımların kaynağı halktır.  O yörede kuşaktan kuşa aktarılan yazılı olmayan kaynak teşkil ettiğini unutmamamız gerekir.  Definecinin yapması gereken şey anlatılan bölgeyi bulmak bu bölge üzerinde bulacağı tüm unsur üzerinde detaylı olarak çalışmaktır.

Şunu da unutmamak gerekir.  Tarihine uymayan ve günümüzde türbe diye bilinen yerlerin çevresi araştırmaya konu olacak yerlerdendir.  Örneğin X isminde bir şahıs da bahsedilir, o şahsın Anadolu'da yaşadığına dair hiçbir iz yok tarihi kaynak yoka o şahsın asıl türbesi Bağdat Şam gibi şehirlerde olduğunu tarihi kaynaklar anlatır.  Anadolu'da bu tür yerler oldukça çoktur.  Öncelikle bu tür yerlerin ne olduğunu hakkında bilgi toplamak için önce o mekanın görmek bu yapıtın taş işçiliğini, yapım tekniğini, varsa kitabesindeki yazıyı, dikkatlice incelemelidir.  Bu tür hikayeler Yunan-Roma ve Ermeni yapıtları olduğu bir çoğunda ermeni gömüleri olduğu bir çok çalışma ile tecrübe edilmiştir.

Defineciler hayal-kurgu çalışma ile bu tür yerlerdeki definelere ulaşması mümkün görülmemektedir.

Jeofizik

Tarımsal etkinliğe ve doğa Afetlere uğramamış üst tabakaların üzerinde binlerce yıl geçse dahi insanın orijinal tabakalara bıraktıkları iler kaybolmaz.  Ancak bu durum tepe eteklerinde ve yoğun bitki örtüsüne sahip alanlar için ilk bakışlarda insan izlerini bulmak mümkün olmayabilir, bu sorunu jeofizik yöntemlerle sonuç alınabilir.

Bir röntgen çekilişini andıran planlı çalışma ile sonuca erken gidilir.  Bu nedenle araştırmaya tabi tutulan alanın değişik yönlerden resimlenmesi,alan içinde en ufak bir ayrıntının gözde kaçırılmaması,toprak katmanları hakkında bilgi edinmek için 50X50 Cm genişliğinde 50-100 Cm derinliğinde KLAVUZ SONDAJ çalışması alan hakkında net bilgiler verecektir.

İster yüzey isterse kılavuz sondajlardan elde edilen bilgiler birer sözlük ve kılavuz niteliğini taşır.  Sözlük anlaşılır olmadıkça da hakkıyla kılavuzluk yapmayacağı kesindir.

Kılavuz sondajların yanları 90 derece dik olmasına itina gösterilmelidir.  Kılavuz sondajlar bir Girit plan (plan kare) kazı sisteminde çapraz atlama şeklinde olmalıdır.  Şöyle ki; kazı alanımızı 100 metre kareye indirdik.  Bu alana 2x2 metre Aralıkla 50X50 cm şeklinde kareler oluşturup, bu oluşan kareleri in alana göre çaprazlama şeklinde olacaktır.  Her açılan kılavuz sondajda elde edilen bilgiler kaydedilecektir.  Böylece hem yüzeysel hem de kılavuzlardan elde edilen bilgiler birleştirilip değerlendirmeye tabi tutulacaktır.

Kılavuz sondaj sistemi insandan alınan kan örneğine benzer tüm vücut hakkında bilgi verir.

Araştırma alanı zemini ana kaya ise, elimize 2 kilogramlık balyoz alıp, anakaya ya vurup yankılarını dinlemeliyiz.

Önemli nokta alanımız içinde birbirine yaslatılmış iri kayalar olabilir, bu kayalar üzerinde yoğunlukla çalışmalıyız.  Bu tür kayaların iriliği gözümüzü korkutmasın, bunlar insan gücü ile değil hayvan gücü ile taşınıp giriş kapatılmış olabilir.

Bu itibarla, defineci, dikkatli, itinalı bilimsel metodlar içinde ön araştırmasını tamamlamalıdır.  Aynen bir röntgenci gibi, araştırma alanını röntgenleyecek, elde ettiği verileri bir laboratuar yöntemi ile tahlil edecektir.  En ufak bir ayrıntı birçok zaman başarısızlığa neden verebilir.

Medeniyet ve Sanat Tarihinden Faydalanmak

Modern Defineciliğin olmazsa olmaz kuralarından biri de Medeniyetlerin kültür ve sanat tarihini bilmektir.

Bir toplumun uygarlığın kültürel ve sosyoekonomik inançları hakkında bilgi olmadan defineciliğe başlamadan, karanlıkta herhangi bir şeyi aramaya benzer.  Toplumların hareketleri hakkında bilgi edinmeden yapılan definecilik bir cinayettir.  Beraberinden büyük ölçüde tahribatı getirir, bu tür tahribat beraberinde bir daha ulaşılması mümkün olmayan doküman ve izi yok etmektedir.  Bilinçsiz bir defineci bunun farkında olması mümkün değildir.  Zaten defineciyi hedefine ulaştıracak bir çok detay insanın önemsemediği unsurlar olabilmektedir.  Herhangi bir kaya üzerine kazılmış bir figüranın ne anlama geldiğini ne amaçla yapıldığını ilk bakışta anlamak için o işareti yapan insanları tanımak gerekir.

Anadolu'da kayalara kazılmış bir çok figüran ve bu figüranlara yüklenmiş bir çok anlatımlar bulunmaktadır. Bu tür izler geçmişin dili halindedir.  Bu dili ne olduğunu bilmeden diyaloga girmek felaketi doğurur.  O figüranlar konuşuyor, ancak senin onun lisanında anlayacak bir kulağın ve bilgi dağarcığın olması şarttır, figüranın lisanında anlamazsan kızar onu kırmak suretiyle susturursun.  Bu susturma olayı bir cinayetten farkı yoktur.  Sana kendisini tanıtmaya çalışan bir lisanı yok etmemek için o lisanı iyi öğrenmen gerekir.

Bu tür izlere önce sanat yönünde yaklaşılmalıdır.  Sonra bu sanat eserini, izini kim bıraktı? onu öğrenmeye çalışmalıyız.

Ülkemizin geçirdiği tarihi evrelerinde Roma-Grek kültürlerine bağımlı olarak gelişmiştir yani inançları Hıristiyan'dır. Yaşam ve sanatlarında inancın tüm çizgileri işlenmiştir, sanat eserlerinde genelde tanrı figürleri çok kullanılmıştır.

Sanat tarihinde faydalanarak araştırma alanımız içinde rastlayacağımız hrhangi bir izin kime ve kimlere ait olduğunu öğreneceğiz.  Daha sonra o toplumun yaşamla inançları ile hareketlerini öğrenerek olayın çözümüne zemin hazırlamalıyız.

Bir amaya (gözleri görmeyen) yürümesi ve yönünü bulması için bastona ne kadar ihtiyacı varsa definecinin de aynı şekilde Tarih ve Sanat tarihine ihtiyacı vardır.  Yoksa, bastonsuz bir amma bastonsuz sokakta nasıl yürüyorsa definecide aynı şekilde olur.

Yüzey Araştırma

Definecilik ve arkeolojide kazıya başlamadan önce ilk çalışması yüzey araştırması yapma ve bulduğu bulguları değerlendirme işidir.

İnsanlar yaşadıkları topraklarda iz bırakırlar, orijinal doğaya yapılan her bir müdahale bir iz bir tabaka oluşturur. Bu tabakaların üzerinde ne kadar zaman geçerse geçsin orijinal doğaya göre farklılık oluşturur.  Bu farklılıklar aşağıda anlattığımız şekillerde anlaşılır.

Müdahale edilmiş ve orijinali bozulmuş tabaka üzerinde yetişen bitki boyları sap kalınlıkları, köklerin kalınlıkları orijinal tabii katmana göre farklı olur.  yumuşaktır kolay ve rahat kazılır.  Yine insanlar tarafında müdahale edilmiş kayaların yüzeylerinde oluşan yosun tabakası açık renkli ve gençtir.

Şahıs gömüleri ve kaya mezarları direkt olarak kaya içine yapıldığından kayaların yüzeyinde oluşan farklı tabakaları titizlikle incelenmelidir.  bu tür yerlerin sonrada kapatılan kaya etrafında kirli beyaz yada yeşilimtırak renkte bir katman oluşur.

Yer altına gömülen muhtelif maddenler (altın hariç) zaman içinde yanar ve olarak gaz oluşturur, bu gaz yer yüzüne çıkmak için üst katmanları zorlar ve katmanın zayıf noktasına sızarak atmosfere dağılır, bu tür gazın sızdığı yerde bitki tabakası farklı olur, ya ot yetişmez, toprak yapısı çorak gibi dir, ya erken sararır, erken kurur kurumasa bile renkleri sarıya yakın yeşillikte olur.

Kışın karın lapa lapa yağdığı zaman yüzeysel araştırma yapmak çoğu zaman başarıya götürür. Toprak yüzeyine sızan gaz karın erken erimesine yada kar tutmamasına neden olur.  kar tutsa bile kendi çevresine göre geç tutar erken erir,

Doğal tabakaya göre farklılık oluşturan her bir tabaka bulgu birer ip ucudur, bu ip uçlarının sağlıklı bir biçimde değerlendirilmesi gerekir.

Görüldüğü gibi definecilik kolay bir iş değil,bilgi tercube ve titiz bir çalışma ister, bu nedenle araştırma yapılan alanlar üzerinde orijinal doğaya aykırı olan, insanların müdahalesi sonucunda oluşan katmanlara odaklanmalıdır.

Define Arama Sistemleri

Yer altında bulunan işlenmiş yada işlenmemiş metalleri bulmada kullanılan elektronik yada elektronik olmayan sistemleri tek tek inceleyelim.

Elektronik Cihazlar

Dedektör Sistemleri: Dedektör sistemleri, gaz,sıvı ve katı halde bulunan maddeleri özelliklerine göre diğer metallerden ayırabilen elektronik sistemlerdir.  Bu sistemler kullanılacak işe ve alana göre ayrı ayrı tasarlanır.  Mayın bulmak için tasarlanmış bir dedektörle altın yada gümüş gibi metalleri bulmanız imkansızdır. O zaman definecinin kullanacağı dedektör geniş amaçlı bir tasarım olması gerekmektedir, Altın, Gümüş, Bronz, Bakır, Demir gibi madenlerin yanında boşluk kemik gibi ve hatta bu metallerin oksit gazını da tespit etmeli ve derinden algılamalıdır.

Bu tür cihaz yer altında gelen ve bulmak istediğimiz metalin manyetik frekansını yakalama okuma ve cinsine göre ayırım yapabilecek şekilde tasarlanmalıdır. Dedektörlerin önemli unsurlarından biride "toprak ayarı" dır bu yara arama başlığının dolaştığı yerde değeri olmayan metallere yada küp parçaları içinde bulunan metal parçalarına ait zayıf frekansları es geçme olayıdır.  toprak ayarı denilen sistem yoksa kullanıcı durmadan sinyal alacak ve başarısız kalacaktır.  Dedektör tasarımının yanı sıra kullanıcının deneyim ve bilgi sahibi olması şarttır,

Dedektör sistemi yer altına sinyal gönderemez, arama başlığı yeryüzüne yayılan yaklaşık 10 Cm yüksekliğindeki Metallerin yaydığı manyetik frekanslarını yakalar.  Siz arama başlığını 10 cm den yüksek tutarsanız dedektörün yayılan frekansı yakalama şansı ortadan kalkar.  Kullanımla ilgili önemli konulardan biride sıcaklıktır.  Gün sıcaklığı 15 ile 25 derecelik ısı arasında iken arama yapılmalıdır.

Definecilik masraflı bir hobidir bu nedenle araştırma yapmadan önce çok güzel hesaplamalar yapılmalıdır. 

Unutmayın ki dedektör defineyi bulmaz, sizin bulduğunuzu teyit eder, hedef noktayı test eder.  Bunun içinde büyük masraflara katlanmanızı tavsiye etmiyoruz.  Bulmada, size tarih bilgileriniz yardımcı olacaktır. 

Alan Tarama Sistemleri: Bu sistemler daha geniş çaplı alanı taramakta ve nokta tespitini kademeli olarak yapmaktadır.  Dedektör sistemlerinden daha avantajlı olarak görülmektedir, dijital ekran ve metallere göre ayırma özelliğine sahiptir, uygun tasarımlı olanları alıp kullanmanızı tavsiye ederiz, y alırken kalite ve garanti belgesinin olmasında dikkat etmek gerekir. 

Kamera Sistemi: Definecilikte kullanılacak en ideal sistemdir.  Bir video kamere yapısında olup, iki adet yardımcı antenle çalışan, kapalı alandaki görüntüyü ve sesi çok derinlerden algılayan, kaydeden daha sonra bilgisayar ortamında görüntüler hakkında değerlendirme yapma imkanı olan bir sistemdir.

Çubuk Sistemleri: Muhtelif metallerden imal edilmiş, elde çalışan elektronik olmayan, görünüşte basit olan bir sistemdir.  Bu sistemin avantajı kadarda dezavantajı vardır.  bir çok sorunları olan bir sistemdir, Çünkü toprak içinden binlerce çeşit mineraller var bunları yakalama yorumlama ve ayrıma gibi bir özellikleri bulunmamaktadır.  Başka dezavantajı; güneş patlaması, kutup bölgeleri; atmosferik olaylar, yüksek gerilim hatları, uydu araçlarından gönderilen (TV ve Cep Telefonları Gibi) bir çok sinyaller bu sistemin sağlıklı çalışmasını büyük ölçüde etkilemektedir.

Kazı Tekniği

Kazı öncesi yapılması gereken önemli işler, kazının amacı, kazı için uygulanacak yöntem ve ayrıntılı bir program hazırlanması başarının temel ilkesidir.

Kazıya; yasal, parasal ve işgücü şeklindeki sorunlar çözümlenmeden başlanmamalıdır.

Kazı yapılacak alanın toprak ve jeolojk yapısı kazı yapan için bir kaynak halindedir, bu kaynak yazılı bir metin nasıl okunuyorsa öyle okunmalıdır.  Çünkü toprak yapısını katmanlarını okumak bu bilgiler tarhsel bilgi niteliğindedir, toprak katmanları iyice okunmazsa kazıda başarı sağnmayacak kadar ciddi bir konudur.  Kazıyı yapacak insanın toprak yapısını çok iyi okuyabilecek bir tercubeye sahip olması gerekir,böyle bir tercubesi yoksa mutlaka uzman birinde yardım almalıdır.

Kazı işi kendi başına bir bilim dalıdır.  Bu nedenle amaç, ve yöntemleri vardır.

1- Kazılacak alan tabakası çok iyi belirlenmeli ve bulunan tüm özelliklere programa dahil edilmek üzere kayıt altına alınmalıdır.  Üzerinde belli bir zaman geçmiş yüzey,açılmış çukur ve benzeri gibi tabakalar insanoğlunun müdahalesi sonucunda oluştuklarında farklılık içerecektir.  İnsan tarafından oluşturulan katmanlar üzerinde ne kadar zaman geçerse geçsin orijinal tabakaya göre yımuşak, yine orijinal tabaka bitki örtüsüne göre farklı bir bitki örtüsüne sahiptir. İnsan tarafında oluşturulan katman üzerinde yetişen otlar ana tabakaya göre uzun boylu ve kökleri kalın olur.  Bu imceliği ancak bu konuda uzmanlaşmış biri tarafında fark edilebilir.  Aradığınız şeyler insan tarafında oluşturlan katman içinde olur aranacak katmanda bu katmandır.  bu nedenle katmanlar itina ile incelenmelidir. bBu yöntem kazı biliminin ana öğesidir.

2- İnsanoğlunun müdahalesi sonucunda oluşan tabaka içinde insan oğlunun izleri vardır. rengi yapısı orijinal katmana göre farklılık taşır.  Bu nedenle ana katmanla uğraşıp zaman ve maliyet kaybına neden olmamak yararınıza olacaktır.

3- Tabaka katmanları aşağıda ki izlenmelidir.

A)- Zamanla en üste kendiliğinde oluşan katman

B)- Kamufle katmanı

C)- Sertleştirilmiş, çamur,kil kum yada taş gibi katman

D)- Çukur duvarları

E)- Orijinal katman (ana katman)

Kazı Ana İlkeleri

1- kazı alanı mümkün olduğunca geniş tutmak

2- Kazıyı uygun aletlerle yapmak (kepce gibi makinalarla yapmamak)

3- Yanları dik olmalı (90 derece dik olmalı)

4- Çıkan toprağın nereye atılacağı önceden belirlenmeli

5- Çıkan toprak enkazı kazı alanında en az 2 metre ileride tutulması.

6- Kazıdan önce ve sonra alan resimlenmeli,

7- Kazı öncesi kazı alanı5x5 cm kalınlığında 40 Cm uzunluğunda kazıklar çakılmalı ve bu kazıklara ip bağlanarak kazı alanı bir çerçeve içine alınmalıdır.

8- Bir miktar toprak kazıldıktan sonra zemin temizlenmelidir, çünkü bu katman insanoğlu tarafında oluşturduğundan, gömüyü yapanın bıraktığ herhangi bir iz sizi sonuca götürebilir.

Bu anlattıklarımız yasal izin alınmış bir kazı varsayarak anlatmış olduk, yasal olmayan kazı yapmaktan kaçınınız. Bizden uyarılması, hayırlı olsun

Mezar Kazı Tekniği

Günümüzde olduğu gibi eski medeniyetlerden de cesetler inançlara göre saklanırdı.  Bu saklama işi medeniyet ve inançlara göre farklılık göstermektedir. 

Bu konuda en basit mezar türü toprağa açılmış bir çukur şeklinde, bazen bu çukurun kenarları taşlarla örülerek bir sandık halinde olabilmektedir.

Eski medeniyetlerde ölüler bazen yerleşim alanı içine gömülürdü, Yerleşim alanı içine gömülen cesetler genelde odaların tabanında yer alırdı.  bazende yerleşim alanı içine gelişi güzel yerlere gömerlerdi.

Yerleşim alanları dışına yapılan ölü gömme, toplu mezarlık alanları oluşturulurdu.

Mezar kazılarında öncelikle dikkat edilmesi gereken unsur, kazılacak mezarın hangi medeniyete hangi din mensubuna ait olduğu bilinmelidir.  bilinmiyorsa araştırılmalıdır. Mutlaka bir kanaate ulaşılmalıdır.  Bu tür mezarlarda pek fazla değerli eşyalar bulunmaz, çoğu zaman boş olurlar, Yani ölü armağanları olmayanlar çoğunluktadır.

Bu alanlara Kazı yapılırken mutlaka deniyimli olmak yada deneyimli birinde yardım almak kazı yapanın faydasına olacaktır.

Bu tür kazılarda dikkatlice üstten alta doğru kazılarak inilmelidir.  kazının geniş çaplı olmasına dikkat edilmelidir.  Cesede ait kemiklere ratlanınca tam orta yerinde temizlenmeli kemiklerin kırılıp dağılmamasına dikkat edilmeli, ölü armağanları alındıktan sonra kemikler paketlenip en yakın müzeye teslim edilmelidir.

Mezarda çıkabilecek içi toprak dolu kap kacak gibi eşyalar rast gele boşaltılmamalı, içindeki toprak paketlenip incelenmek üzere iligili müzeye teslim edilmelidir.

Yerleşim yerleri dışında toprak üzerinde hiç bir nişanesi olmayan mezarlıkların keşfi çoğu zaman rastlantı şeklinde olmuştur.  Böyle bir rastlantı esnasında mezarlık alanı iyice tespit edilmeli, Bunun için:

Bitki örtüsünün farklılaştığı yerde başlanarak 5x5 cm kalınlığında 40 cm uzunluğundaki kazıklar 1x1 metre aralıklarla çakılmalı, ve bu kazıklar ip ile birbirine bağlanmalıdır.  Daha sonra 25 MM kalınlığında darbelere dayanıklı 150 cm uzunluğunda T şeklinde bir demir kazık ile iple yaptığımız plan karelerine merkezine çakmalıyız.  demir kazğımızın kolaylıkla çakıldığı yer mezardır.

Bu anlattıklarımız yasal izin alınmış bir kazı varsayarak anlatmış olduk, yasal olmayan kazı yapmaktan kaçınınız. 

Define Olma İhtimali Yüksek Sembollerden Bazıları

İŞARETLER: doğada mevcut tabiat varlıkları, taşlar, mağaralar, duvar resimleri, kayalara çizilen resim, figür ve şekiller, kaleler, manastır, kiliseler, mezarlıklar vs.  üzenine işlenen resim, şekil, figür ve işaretler kültürden kültüre, inanç özelliklerine, zaman takvimindeki dönemlere ve insanların yaşadıkları coğrafi bölgelere göre değişmektedir.  şekiller tek başlarına anlam vermezler.  şekil, resim, figür ve işaretler birbirlerini tamamlarlar.  incelenirken mutlaka birkaç tane resim, figür, iz ve işaret olmalıdır.

TAŞ ÇIKARILMIŞ MAĞARA: Mağaranın içine girildiğinde karanlıksa aydınlatılmalı ve tavan veya duvarlardan özenle kesilmiş taş var mı incelenmelidir.  Kesme yolu ile taş çıkarılmışsa mağarada bir şeylerin olabileceğine işaret eder.  Ancak bunun tuzak veya aldatmaca olduğunu iyi öğrenmek incelemek gerekir.  Taş çıkarılmış mağaranın dolu olma olasılığı çok yüksektir.  Ancak tehlike oranının da çok yüksek olduğu unutulmamalıdır.  Acemice davranarak iz, işaret ve sembolleri yok edilmemelidir.

GAZLI MAĞARA: Yer altında ulaşılması güç olan mağaralara girildiğinde ilk dikkat edilmesi gereken mağaranın zehirli gazla dolu olup olmadığıdır.  Mağara tavanında yarasa yuvaları varsa veya mağarada canlı hayvan yaşadığına dair izler varsa mağarada gaz olayı yoktur.  Genelde zehirlenmeler çok yavaş gerçekleşir.  Canlı hayvan yaşamamışsa mutlaka gaz maskesi ile girilmelidir.  Genelde defineciler bu gazla yavaş yavaş zehirlendiği için hiçbir şey anlamadan ölürler.  Gaz olasılığı yüksek mağaraları havalandırarak ve gaz maskesi ile girilmelidir.

KAPALI MAĞARA: Taş veya üzerine çizilmiş büyük yarım ‘O' harfi şeklinde veya biraz daha oval çizgi çok yakın bölgede bir mağara olduğunu işaret eder.  Ancak bu mağaranın figürlerin çizildiği dönemde hiçbir giriş ve çıkışın olmadığını ifade eder.  Bu tür mağaralara ilk giriş mutlaka tuzaklıdır, gazlıdır ve çok tehlikelidir.

AKREP: Akrep resimleri veya figürleri çok çeşitli anlamlarda kullanıldığı görülmüştür.  Zor ve zahmetli işlerde görülen akrep resmi burada çok büyük bir tehlikenin varlığına işaret eder.  Özellik değirmen,havuz,mağara,kuyu,yer altı mahzenlerinde çok sık karşılaşılır.  Bütün olaylar iz, işaret ve semboller bir bütün halinde incelenmeli tuzak mutlaka bertaraf edildikten sonra aramalar yapılmalıdır.

BALIK: Akarsu, göl,göletlerdeki kayalara çizilmiş çok çeşitli balık resmi ve figürleri yakın bölgede bir hazinenin olduğunu ifade eder.  Balık genel olarak hazine olarak nitelendirilir.  Balık ile ifade edilen hazinenin yerini bulmak hem kolay hem de çok zordur.  Balığın büyüklüğü-küçüklüğü,eğimi,yönü,pozisyonu,tek-çift olup olmadığı,yanında başka sembollerin olup olmadığı gibi konular uzmanlık isteyen işlerdir.

KÜP/KÜRZE: Su içinde veya civarında hazinenin varlığını işaret eder.  Burada dikkat edilmesi gereken bu işaretlerin göl,ırmak veya gölet kenarındaki figürün anlamıdır.  Susuz alandakilerle karıştırılmamalıdır.

IBRIK: Su veya gölet kenarlarındaki taşlara çizilmiş İbrik figürü su kenarında ve genelde çizilen taş çevresinde para olduğunu ifade eder.  Ama bu para büyük değildir.

HALKA: Duvarlarda veya herhangi bir taş üstüne çizilen halka işaretleri veya halkanın kendisi burada birden fazla ve çok büyük tuzakların olduğunu anlatır.  Halka figürleri tekte çizilmiş olabilir bir kaç figürün arasında da olabilir.  Tuzakların biri aşılırken veya bertaraf edilirken diğer tuzakların çalışabileceğini unutmamak gerekir.  Halkanın anlam ve çeşitlerini o yerin önemi ile eşleştirebilirsiniz.

AYAK İZİ: Mağara taban,tavan veya duvarındaki oyulmuş veya çizilmiş ayak izinin herhangi bir yere basıldığında mekanik olarak çalışan bir tuzağın olduğunu ve çalıştıktan sonra durdurulamayacağını simgeler.  Basılan yer tuzakları bir tane olabileceği gibi bir kaç tane değişik tuzakta olabilir.

DEVE: deve resim veya figürleri çok çeşitlidir.  Yürüyen,duran,ayağı havada,kafası havada, hörgüçlü, hörgüçsüz, tek hörgüçlü,çift hörgüçlü vs. dir.  Deve belli bir hazine veya değerli eşyaları simgeler.  Çok iyi incelenmeli diğer figürlerle bir çözümlenmelidir.  Develer para anlamı taşıdığı gibi deve ile taşınabilecek eşyaları da simgeler.

ÇIPLAK KADIN: Resim ve figürler arasında veya tek başına çıplak kadın resmi ve bir yılanın kadının belinden başlayıp omuz başına çıkması veya hareket edip omuz başında başının olması bu bölgede çok önemli bir kral veya kraliçe mezarları olduğunu simgeler.  Bu figürler diğer figürlerle tamamlanıp mezarın yönünü veya yerini işaret eder.

DÜZ YILAN: Yılan kıvrımları ve çeşitleri çok önemlidir.  Zehirli yılanlar tehlike anlamlarını da içermektedir.  Ancak yılanın her kıvrımları belli bir ölçü olarak kabul edilerek yılanın baktığı tarafta bir hazine veya değerli bir şeyin olduğunu ifade eder.

Teknoloji Kullanımı

Modern defineciliğin teçhizat portföyünde olmazsa olmaz unsurlarında NOKTA TESPİT cihazlarıdır.

Teknolojinin ve bilgini yoğun kullanıldığı çağımızda, definecilik alanında mutlaka teknolojiden faydalanmalıdır.  Teknolojinin avantajları yanında dezavantajları söz konudur bu nedenle bilgi+teknoloji birlikte kullanılmadır.  Var sayalım elinizde mükemmel bir teknoloji var, Araştırma yapacağınız araziyi tanıyorsanız, iyi seçememişseniz teknoloji size fayda vermeyecektir, Neyi? Nerede? Nasıl? arayacağınızı bilmeniz gerekir, Bunun için Arkeolojik ve jeofizik biliminde azda olsa bilgi sahibi olunması gerekir.

Piyasada birden çok markaya sahip cihaz ve dedektör satılmaktadır, biz burada marka yerine cihazların can alıcı yönü olan tasarımda kullandıkları malzemeyi öneriyoruz, Bir nokta bulma cihazı;dijital flaş bellekli ve bu belleğe kıymetli metallerin manyetik frenkaslarının yazılı olanları tercih edilmelidir.  aksı olan bir cihaz sizi yarı yolda bırakır başarı sağlatmaz.

Definecilikte en ideal arma sistemi " kamera sistemleridir" bu sistemler hem pahalı hem de başlı başına eğitim alınmasını gerektirir, imkanları olanların bu sistemleri mutlaka kullanmalıdırlar.

Cihaz seçiminde mutlaka cihazların dilinde anlamak yada anlayan birinden yardım almak gerekir, yoksa satın alacağınız cihazla dağlarda çivi ve at nalı toplamaya devam edersiniz.  Şunu unutmayınız, cihazlar gömüyü bulmaz, cihazlar sizin bulduğunuz bir takım şüphelerinizi test eder, ve işinizi kolaylaştırır.

Cihazları kullandığınız alan içinde herhangi bir sinyal alamdınız, ancak araştırma alanı içinde yüzeysel olarak belirli nişaneler var, rahat değilsiniz ve halen kafanızda soru işareti var ise o zaman alanı fotoğraflayın, kamera kullanarak alanı kare kare kameraya kaydediniz, elde ettiğiniz görüntüleri defalarca izleyerek çözüme gidiniz, çözemediniz o zaman bu konularda uzmanlaşmış birilerinden yardım isteyiniz.

En güzel yöntem Arkeoloji yöntemlerini kullanmaktır.

Kimler Nasıl Gömdü?

Gömüler bilerek, zorunlu ya da sel, deprem vb.  tabii afetler sonucu yeraltında kalanlar olmak üzere düşünülmelidir.

Dini Gömüleri: Eski uygarlıkların kilise veya benzeri tapınak yöneticilerinin zenginlikleri bilinir.  Kiliseler belli dönemlerde Osmanlı topraklarındaki her tür bilgiyi kayıt altına almakta idiler.  Halkın zenginliği-fakirliği, toprak sahipleri, ekilen-biçilen mahsul ve miktarları onlar için önemli idi.  Osmanlı merkezi idareleriyle metropoliten ve bağlı birimleri arasındaki bütün bölgelerin irtibat ve münasebetleri gibi daha pek çok durum kilise kayıtları altında bulunmaktaydı.  Kiliselerin içinde çoğunlukla var olan gizli bölmeler, papazların hem giriş çıkış noktaları ve hem de bu yerler saklama mekânı olarak kullanılmakta idi.  Dolayısıyla ani saldırı ve işgaller esnasında bu tür belge ve paralar kaçırmaya fırsat bulunamadan çoğu zaman bulundukları yerlerde bırakılmışlardır.  Kilise gömüleri içinde çoğu zaman ele geçen İncil ve haçlar, kilise cemaatinin bağışları olan paralar, papazların şahsi birikimleri, kiliseye yapılan devlet ve vakıf yardımları vb.  gibi saklantılar olabilmektedir.  Özellikle yukarıda bahsettiğimiz doküman vb.  Kayılı bilgiler daha ziyade papazların evlerinde ve gizli tünellerinde olabilmektedir.

Ermeni Gömüleri: Osmanlının son dönemlerinde ve Kurtuluş savaşı esnasında Ermeni, Yunan ve Rumların kaçarken ya da tehcir esnasında bırakmak zorunda oldukları para ve kıymetli eşyalardır.  Çok az ve işaret yerine nirengilerle kayıtlı olan Rum terekelerine mukabil Ermeni gömüleri, çok büyük olasılıkla paranın yakınlarına ustaca bırakılan işaretlerle bilinirler.  Gerçekten dünyada en iyi saklama metotlarına sahip olan milletlerden birisidir Ermeniler.  Genellikle bir gömünün çevresine birden fazla ve -çok rastlanan şekliyle- en az üç adet işaret bırakırlar. 

Savaş Gömüleri: Avrupa, Asya ve Afrika üçgeni üzerinde tarihin her döneminde stratejik özellikleri bulunan Anadolu toprakları, sayılamayacak pek çok cazibesi sebebiyle birçok kavmin ilgi odağı olmuştur.  Üzerinden asırlarca pek çok ordunun geçtiği bu topraklarda aynı zamanda pek çok savaşlar yapılmış, sayısını bilemediğimiz uygarlıklar kurulmuştur.

Savaşların yapıldığı bir coğrafyada elbette ki soygunlar ve gasplar en doğal olan şeylerdir.  Bir köyden, kasabadan, şehirden işgal gücü olarak geçen orduların askerleri yaptıkları talan ve soygunlardan elde ettikleri ganimetleri gidecekleri ileri merhalelerde yanlarında taşıma imkânına sahip olamayabiliyorlardı.  Çıktıkları savaş yolculuğundan geri dönerken almak üzere muhariplerin belli noktalara yaptıkları gömüler Anadolu'muzun pek çok yerinde mevcuttur.

Bu tür gömüler soygunların yapıldığı yerleşim bölgelerinin hemen en yakınındaki uygun arazi şartları içine saklananlardır.  Savaşçı, elde ettiği ganimeti önündeki uzun yolculuğunda beraberinde taşıyamayacağı için gömme ihtiyacı duymuştur.  Bunun için de ya yerleşim bölgesinde uygun bir noktaya, ya da yerleşimi terk eder etmez en yakın bir münasip yere gömüsünü yapacaktır. 

Şahıs gömüleri: Antik dönemlerde  Bankalar yoktu.  Bu nedenle insanlar ellerindeki paralarını küp, kese, veya benzeri şeyler işinde muhafaza ederlerdi.  Burada muhafaza edilen paralar o insanın sermayesidir, harcayacak, fazla kazancını ilave edecektir.  O zaman bu insan elindeki sermayesini götürüp bir arazide muhafaza etmez.  yaşadığı mekan içinde ya duvar yada tabana gizli bir bölme yaparak saklayacaktır.  Yerleşim alanlarından buna dikkat etmek gerekir.  Dağda ve arazide şahıs gömüsü aramak akıl ve mantık işi değildir. 

Eşkiya Gömüleri: Yaşantı olan mağara içleri ve çevresi, Su kaynakları çevresinde gibi alanları kullanmışlardır.  Defineci arasında dolaşan eşkiyalar hakkında bu güne kadar sonuca ulaşanı görülmemiştir.

Definecide Bulunması Gereken Araç ve Gereçler

Günümüz koşullarından definecinin kullanması gereken araç ve gereçler

1- Alan tarama cihazı.

2- Nokta tespit cihazı.

3- Kazma-Kürek

4- Balyoz-Murç-Keski

5- İp-5x5 Cm kalınlığında 40 Cm boyunda kazıklar

6- Emniyet şapkası

7- Kalın sicim ip

8- Gaz maskesi

9- Muhtelif boylarda çapa

10- Mala

11- Fırça

12- El arabası

13- Makara sistemi ve kova

14- Elek

15- El feneri

16- Pusula

Bu araç ve gereçler birlikte kullanıldığından can güvenliği ve sağlıklı bir kazı yapmayı sağlayacaktır.

Yasal olmayan hiç bir işlem yapmayınız, tüm işlemleriniz yasalara uygun olsun.